Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bombardıman

Yazının Giriş Tarihi: 05.08.2020 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.08.2020 00:03

İyi tamam anladık;

Gazetecilik jargonun da ‘’iyi haber haber değildir’’ diye Amerikan uydurması ezber var.

Var da bu ne arkadaş?

….Yangında üç kişi boğularak öldü iki kişi yaralandı,kaza yapan araçta bir aile yok oldu,şu kadar hektar orman yandı henüz kontrol alınamadı,bu ay otuz altı kadın öldürüldü,bir siyasi diğer siyasiye şunu bunu dedi diğer siyasinin cevabı sert oldu,açlık sınırı şu kadar,yoksulluk sınırı bu kadar oldu,yabancı uyruklular şu ilimizde çatıştı,işsizlik had safhaya ulaştı,her üniversite mezununun biri işsiz,çarşı Pazar yanıyor, fiyatlar yüzde bu kadar arttı,virüs mutasyona uğradı,vaka sayısı düşürelemiyor,bütçe şu kadar açık verdi,ürettiğimizi ithal eder olduk,teröristleler girilen çatışmada askerimiz şehit oldu,Atürk’e lanet okundu,hilafet çağrısı yapıldı…

Yan yattı çamura battı…

Bazen kendimi hava saldırısına maruz kalmışta sığınacak bir yer arıyormuş gibi hissediyorum.

Sürekli bir kötü haber bombardımanı halindeyiz.

Gazeteler, televizyonlar, sosyal medya felaket haberleri ile kaynıyor.

Ortadoğu da belki de, dünyanın başka neresinde bu kadar sinir harbi içerisinde millet vardır bilemiyorum.

Gördüğümüz, okuduğumuz bazen de bizzat tanık olduğumuz her olumsuzluk beynimiz tarafından bir yerlere kayıt ediliyor.

Sanırım tamamına yakınımızın içinde bulunduğu gerginliğin en büyük etkeni de bu.

Ancak içlerinde siyaset denilen bir bombardıman türü var ki; işte en çok hasarı da o veriyor.

Milenyumun başında birileri size

‘’Herkesin herkese posta koyduğu, kimsenin kimseyi sallamadığı, tehdidin, şantajın, iftiranın, yalanın,  hedef göstermenin vaka-i adiyeden sayılacağı günler göreceksin’’

Deselerdi siz onlara ne derdiniz?

Muhtemelen hadi ordan diyeceklerinizin en hafifi olurdu.

Benim de öyle olmuştu da hadi ordan bile diyememiştim.

Çünkü sözlerin sahibi cennet mekan babamdı.

Yok, öyle istihareye yatan, gaipten haberler sallayan ya da müneccim filan değildi rahmetli.

Öğretmendi.

Onu dili geçmişle anarken bile burnumun direği sızlıyor.

Ama dediklerinin bu kadar kısa süre içerisinde gerçekleştiğini gördükçe keşke haklı çıkmasaymış diyorum.

Aslında bugünkü hali pür melalimizin fragmanları benim gençliğimde de vardı.

Henüz toplumun özüne sirayet etmemişti o kadar.

Siyasette de en ağırı  Hökümetin başı deyişi idi.

Şimdi film koptu.

Politika erbabının  bazıları  metin yazarlarının özenle arayıp seçerek en kırıcı ve suçlayıcı cümlelerle yazdıkları sadece mesnetsiz suçlamalarla donattıkları içi boş konuşma metinlerini okurlarken doğaçlama yapmaya bile görmüyorlar.

Hatta yazıları kürsüye ya da mikrofona çıkmadan önce okudukları konusunda da çok emin değilim.

Bazıları nitelik olarak siyasetçi olmadıkları halde niceliğime yakışır diyerek metinlerin dışına çıkıyorlar ve bombardımana kendilerince bir ivme kazandırmaya çalışıyorlarsa da durum pek değişmiyor.

Bu arada kürsüde gaza gelip kavgada söylenmeyecek sözleri onlarında çok keyif alarak söylemlerine kattıkları unsurlar olduğunu sanmadığımı da belirtmeliyim.

Ama şu siyaseten denilen şey yok mu?

Zaten bu ülke her zaman kraldan çok kralcılardan çekmiştir ki şu anda yaşanılan gerginliğinde ana unsurlarından biri bu çıkarcı taifesidir.

Bu zevat için kesinlikle dur durak yoktur.Tüm amaç birilerin gözüne girmek onu kendisine bile olduğundan farklı göstererek ayni ya da nakdi nemalanmaktır.

Siyasetçinin zekisi bu tür dalkavukları yanından derhal uzaklaştırır. Bilir ki rakipleri bile kendisine bunlar kadar zarar veremezler.

Özellikle çıkarları uğruna kendilerini yanıltmaktan da hiç çekinmeyecek bu tiplerle aralarına mesafe koyabilenleri siyaset sahnesinde beklentilerine daha çabuk ulaşırlar.

Tarih bunun pek çok örneği ile doludur.

Gerilim romanı okumak ya da gerilim filmi izlemek hoşta, gerim gerim gerilmiş bir ülkede yaşamak hiç hoş değil.

Herkes herkese gıcık.

En ufak bir anlaşmazlığın sopalı satırlı kavgaya dönüşmesi an meselesi.

Galiba artık toplumsal uzlaşının yerine  imam cemaat ilişkisi egemen. Hani derler ya imam bir şey ederse cemaat iki şey eder diye bu bağlamda yazıyorum.

İyi de hayatın sınırlarının daraldığı, işsizliğin üretimsizliğin böylesine tavan yaptığı, enflasyonun dizginlerinin elden kaçtığı bir dönemde insanlara bir de gerginlik politikasını dayatmanın kime ne yararı var?

Birilerine var ki atar gider bağrışıp duruyorlar.

Şimdi bir de erken mi baskın mı bilinmez seçim beklentisi var ülkede..

Alın size bir gerim gerim gerilim ortamı daha.

Demem o ki;

Biz gerçekten güçlü bir milletiz.

Bu kadar bombardımana maruz kalıpta hala iyi niyetimizi kaybetmememiz başka nasıl  açıklanabilir ki?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.