Hayattan sıkıldıkça, bunaldıkça, yoruldukça kendimizi geçekten biz hissettiğimiz mekanlarımız vardır.
İki çift lafın belini kırarak çay eşliğinde sohbetlerimizi paylaştığımız, dalga geçtiğimiz, içir çekirdeği ile kör dövüşüne girmediğimiz,birbirimize takıldığımız kısaca nefes aldığımız mekanlarımız.
Bizim orası da benim mekanım.
Anlatayım mı biraz,bakalım sizin mekanınıza benziyor mu?
Mekan sahibini son cümleye bırakıp,taksici esnafı,öğretmen,eskici,temizlik görevlisi,sendika başkanı,üniversite öğrencisi,sanatçı,kuaför,berber,emekli çiçekçi,simitçi,gözlükçü,devlet memuru,gazeteci,hekim,tıbbi eleman yelpazesinden oluşan bizimkilerden başlayayım;
Ali ve Bülent; Taksici esnafıdırlar.Her ikisini çok severim.Delikanlı ve iyilik sever çocuklardır.Onların bir de henüz ne başkanı olduğunu çözemediğim ama her konuyu siyasete getirmekte ve bana kapak yapmakta mahir bir Köksal’ları vardır.Onu da çok severim.Hele engin politik kültürüne hayranımdır.Gerçi sürekli uzun dalga yayın yaparak kulaklarımızın kul hakkına girse de, mahalle onun Tarzan vari nidalarına pek alışkındır.
Latif,Aramızda en sert olanımızdır.Evden masaya vurmadan asla çıkmaz.Her ne kadar eşi bu konuda sürekli susma hakkını kullansa da rivayet o ki evlerine her hafta yeni bir masa alırlar.Sert olduğu kadar da mağdurdur sevgili arkadaşımız.Bakmayın doksan beş bin liralık arabaya bindiğine,çoğunlukla ‘çay içer misin abi?’ Sorusuna yanıtını öksüzlüğü ve yetimliği ile ilgili cümleler kurarak verir.Sıkı mağdurdur anlayacağınız.Elbette onu da çok severim.
İbo; namı diğer mayın. Nerde ve hangi basınçla patlayacağı asla belli olmayan ancak arkadaş canlısı yüz dört aşığı bir arkadaşımızdır. Kağıtları eline alınca dünyaya yeniden gelmiş gibi olur.Pek sever maça kızını ama papazla arası hiç yoktur.Yüreğini severim onun,bir de sıcacık samimiyetini.
Başkan derseniz,orada bir durun derim.Harbi başkandır çünkü.Kültürlü,bilgili aslan gibi bir yurt severdir.Uzun yürüyüşlerine iştirak etmediğim için bana zaman zaman gönül koysa da onunla sohbetten çok keyif aldığımı bilir.Geçenlerde geçirdiği rahatsızlık ne çok seveni olduğunu bir kez daha anlamama vesile oldu.Şimdi iyi.Ama ruhen ne kadar iyi işte o şüpheli.
Dilek;Öğretmenimiz.Ama matematik öğretmenimiz ve dahi gülümüz.Biz ona ağabey,amca o bize kız kardeş yeğen. Yanlış hatırlamıyorsam ayrı ayrı karakterlerde altı kedisi var. Bize de zaman zaman kedi muamelesi yapsa da asla vazgeçemeyiz ondan. Eminim ki o da bizden.
Davutcuğum; Adı Davut elbet ama benim Davutcuğum. Oğlanları kazasız belasız everse hiçbir derdi kalmayacak son derece iyi niyetli ve güvenilir bir sırdaş. Onunla çay cıgara paslaşmalarımız dillere destandır.
Serhat; En atarlımızdır. Genellikle biiiiiip parantezinde konuşur. Ama aramızda ki en yufka yüreklimizdir de aslında.Ben geri çevirdiği hiç kimseye tanık olmadım bunca yıl. Serhat’ın bendenizin hayatında da asla unutamayacağım bir izi vardır.Ama yazmayacağım çünkü reklamı sevmez. Sevmediği bir şey olduğunda da biiiiiip…
Gazeteci Cevdet.Kalemime yol veren adamdır.Taban tabana zıt görüşlere sahip olsak ta birbirimizi görmeden ve takılmadan yapamayız.Özünde iyi arkadaşızdır ayrıntılarda sıkıntılıyızdır biraz.Şimdilerde yaşadığı ciddi bir sağlık sorunun üstesinden gelmeye odaklandığı için kısa süreli ateş kes ilan ettik.Şaka bir yana ayağına taş değsin istemem.Bir kez de buradan iletiyorum geçmişler olsun dileklerimi sevgili arkadaşıma.
Mekan sahibine gelince;
Erdinç’tir adı.Adıyla müsamma sonuna kadar er sonuna kadar dinçtir. Mübalağa etmiyorum hayatı üç kişilik bir enerjiyle yaşar.Bazen onu izlerken ben yorulurum.Durumdan vazife çıkartacak kadar engin gönüllü,dost elini asla esirgemeyecek kadar gerçek mümindir.Aramızda yirmi yıla yakın yaş farkı olmasına rağmen kendimi onun yanında emniyette hissederim.Ana ayrı baba ayrı kardeşimdir benim.Tek çocukluğun en büyük avantajı da budur zaten.Dayatılanı değil seçtiğinizi ,değenini kardeş kabullenirsiniz.
Elbette nüfusumuz bu kadar değil; Ama köşe dar ben baş rollerdekileri yazdım.
Bir daha sorayım; Benziyor mu bizim orası sizin oraya ?
Eğer gerçek Bursa’da oturuyorsanız yani kişisel ilişkilerin önemsizleştiği koca koca binaların oluşturduğu bir semtte değilseniz kişiler ve mekanlar değişse de eminim benziyordur.
Ben bizim orasını çok seviyorum. Orada kibir yok, idrar yarışı yok, buldumcuk yok, sahtelik hiç yok.
Tıpkı sizin orası gibi.
Biz bizeyiz.
Dilerim hep öyle kalırız…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Bizim orası
Hayattan sıkıldıkça, bunaldıkça, yoruldukça kendimizi geçekten biz hissettiğimiz mekanlarımız vardır.
İki çift lafın belini kırarak çay eşliğinde sohbetlerimizi paylaştığımız, dalga geçtiğimiz, içir çekirdeği ile kör dövüşüne girmediğimiz,birbirimize takıldığımız kısaca nefes aldığımız mekanlarımız.
Bizim orası da benim mekanım.
Anlatayım mı biraz,bakalım sizin mekanınıza benziyor mu?
Mekan sahibini son cümleye bırakıp,taksici esnafı,öğretmen,eskici,temizlik görevlisi,sendika başkanı,üniversite öğrencisi,sanatçı,kuaför,berber,emekli çiçekçi,simitçi,gözlükçü,devlet memuru,gazeteci,hekim,tıbbi eleman yelpazesinden oluşan bizimkilerden başlayayım;
Ali ve Bülent; Taksici esnafıdırlar.Her ikisini çok severim.Delikanlı ve iyilik sever çocuklardır.Onların bir de henüz ne başkanı olduğunu çözemediğim ama her konuyu siyasete getirmekte ve bana kapak yapmakta mahir bir Köksal’ları vardır.Onu da çok severim.Hele engin politik kültürüne hayranımdır.Gerçi sürekli uzun dalga yayın yaparak kulaklarımızın kul hakkına girse de, mahalle onun Tarzan vari nidalarına pek alışkındır.
Latif,Aramızda en sert olanımızdır.Evden masaya vurmadan asla çıkmaz.Her ne kadar eşi bu konuda sürekli susma hakkını kullansa da rivayet o ki evlerine her hafta yeni bir masa alırlar.Sert olduğu kadar da mağdurdur sevgili arkadaşımız.Bakmayın doksan beş bin liralık arabaya bindiğine,çoğunlukla ‘çay içer misin abi?’ Sorusuna yanıtını öksüzlüğü ve yetimliği ile ilgili cümleler kurarak verir.Sıkı mağdurdur anlayacağınız.Elbette onu da çok severim.
İbo; namı diğer mayın. Nerde ve hangi basınçla patlayacağı asla belli olmayan ancak arkadaş canlısı yüz dört aşığı bir arkadaşımızdır. Kağıtları eline alınca dünyaya yeniden gelmiş gibi olur.Pek sever maça kızını ama papazla arası hiç yoktur.Yüreğini severim onun,bir de sıcacık samimiyetini.
Başkan derseniz,orada bir durun derim.Harbi başkandır çünkü.Kültürlü,bilgili aslan gibi bir yurt severdir.Uzun yürüyüşlerine iştirak etmediğim için bana zaman zaman gönül koysa da onunla sohbetten çok keyif aldığımı bilir.Geçenlerde geçirdiği rahatsızlık ne çok seveni olduğunu bir kez daha anlamama vesile oldu.Şimdi iyi.Ama ruhen ne kadar iyi işte o şüpheli.
Dilek;Öğretmenimiz.Ama matematik öğretmenimiz ve dahi gülümüz.Biz ona ağabey,amca o bize kız kardeş yeğen. Yanlış hatırlamıyorsam ayrı ayrı karakterlerde altı kedisi var. Bize de zaman zaman kedi muamelesi yapsa da asla vazgeçemeyiz ondan. Eminim ki o da bizden.
Davutcuğum; Adı Davut elbet ama benim Davutcuğum. Oğlanları kazasız belasız everse hiçbir derdi kalmayacak son derece iyi niyetli ve güvenilir bir sırdaş. Onunla çay cıgara paslaşmalarımız dillere destandır.
Serhat; En atarlımızdır. Genellikle biiiiiip parantezinde konuşur. Ama aramızda ki en yufka yüreklimizdir de aslında.Ben geri çevirdiği hiç kimseye tanık olmadım bunca yıl. Serhat’ın bendenizin hayatında da asla unutamayacağım bir izi vardır.Ama yazmayacağım çünkü reklamı sevmez. Sevmediği bir şey olduğunda da biiiiiip…
Gazeteci Cevdet.Kalemime yol veren adamdır.Taban tabana zıt görüşlere sahip olsak ta birbirimizi görmeden ve takılmadan yapamayız.Özünde iyi arkadaşızdır ayrıntılarda sıkıntılıyızdır biraz.Şimdilerde yaşadığı ciddi bir sağlık sorunun üstesinden gelmeye odaklandığı için kısa süreli ateş kes ilan ettik.Şaka bir yana ayağına taş değsin istemem.Bir kez de buradan iletiyorum geçmişler olsun dileklerimi sevgili arkadaşıma.
Mekan sahibine gelince;
Erdinç’tir adı.Adıyla müsamma sonuna kadar er sonuna kadar dinçtir. Mübalağa etmiyorum hayatı üç kişilik bir enerjiyle yaşar.Bazen onu izlerken ben yorulurum.Durumdan vazife çıkartacak kadar engin gönüllü,dost elini asla esirgemeyecek kadar gerçek mümindir.Aramızda yirmi yıla yakın yaş farkı olmasına rağmen kendimi onun yanında emniyette hissederim.Ana ayrı baba ayrı kardeşimdir benim.Tek çocukluğun en büyük avantajı da budur zaten.Dayatılanı değil seçtiğinizi ,değenini kardeş kabullenirsiniz.
Elbette nüfusumuz bu kadar değil; Ama köşe dar ben baş rollerdekileri yazdım.
Bir daha sorayım; Benziyor mu bizim orası sizin oraya ?
Eğer gerçek Bursa’da oturuyorsanız yani kişisel ilişkilerin önemsizleştiği koca koca binaların oluşturduğu bir semtte değilseniz kişiler ve mekanlar değişse de eminim benziyordur.
Ben bizim orasını çok seviyorum. Orada kibir yok, idrar yarışı yok, buldumcuk yok, sahtelik hiç yok.
Tıpkı sizin orası gibi.
Biz bizeyiz.
Dilerim hep öyle kalırız…