Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir Zamanlar Biz…

Yazının Giriş Tarihi: 23.05.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2020 00:01

Öncelikle  belirtmek isterim ki,

Bu bir Koronadan önce (K.Ö) Koronadan sonra(K.S) yazısı değil.

Şimdi ki bizden önce yazısı.

Çünkü ortalık K.Ö-K.S ya dair yazılardan geçilmiyor.

Dolayısı ile tekrara düşmenin alemi yok diye düşündüm.

Şimdilerde yirmili yaşlarda olan gençler pek anlamayacaklardır belki ama bir zamanlar her şey değilse bile çok şey normaldi.

Sanırım bu bizim ve bizden önceki kuşağın tek tesellisi. En azından hayatın olabildiğince dingin dönemlerine rast geldik ömür yolculuğumuzda.

Her şey normalken biz de normaldik tabii. Şimdiki gibi sinir harplerinde nefer değildik.

Komşuluklar vardı mesela; komşu anneler vardı.

 Adı konmamış ancak herkes tarafından kabul görmüş birlikte yaşam koşulları vardı. İti hergelesi dışında kimsenin aklına gelmezdi bu koşullara kafa tutmak. Onlar da tutamazlardı zaten, mış gibi yaparlar hatta alay konusu olurlardı.

Yoksulluk insanlık tarihi kadar eski kabul. O zamanın yoksulluğu bile zengindi. Kabullenmişlikten söz etmiyorum, yoksulluğun nasıl zenginleştirildiğini anlatmaya çalışıyorum ve anladığınızı hissediyorum.

Birbirimiz ile ilişkilerimiz de normaldi. Evet, aramızda had bilmezler, estim akıllılar, cahil cühelalar o zamanda vardı ancak varlıklarını azgınlaşmaya çevirmelerini toplumun o yazılı olmayan kuralları dizginlerdi.

Hiç bilmem birilerinin çıkıp ta alenen Ata’ya düm düz gittiğini. Elbet varlardı o zaman da ama bu denli cesur ve hayasız değillerdi.

 Sırtlarının sıvanması mı? işte o hiç mi hiç mümkün değildi.

Bakkaldan aldığımız hiçbir şeyin aslında ne olduğuna bakmazdık.

Alır yer/kullanır hastalanmazdık. Kim bilir belki de hala bu yüzden pek çoğumuz ürünlerin paketlerinde ki içerik yazıları okumayız.

Açlık yoksulluk sınırı diye bir şey de yoktu. Yine milletçe zengin değildik ama iki dilim ekmeğimize, bir bardak sütümüze, pazarlığımıza, çeyizliğimize göz dikip elimizden almaya çalışan fırsatçı aymazlarda yoktu.

Cenazede ağlar, düğünde oynardık. Düğünü cenazeye çeviren magandalar henüz icat edilmemişti.

Okurduk; İlk, orta, lise hatta Üniversite de okur tembihlendiğimiz üzere  vatana millete yararlı birer insan olmak için çaba sarf eder ve günü geldiğinde vatan borcu namus borcudur diye maaile gidip askerliğimizi yapardık.

O zamanda şehidimiz gazimiz olurdu ancak askerliği tezkere ile bitirirdik ve tezkere satılmazdı. Askere gitmenin askerlikten yırtma diye bir alt kümesi yoktu yani.

Özel okullarda okuyanlarla tembel diye eğlenir, özel üniversiteyi paralı askerliği anlatsalar inanmazdık.

Para kazanılırdı. Bulunmazdı. Köşeler köşeydi sadece; dönüldüğünde başka anlamlar aranmazdı. Hınzır, çakal, dolandırıcı vs. o zaman da arzı endam ederlerdi elbette, ancak bireysel takılırlardı organize olmamışlardı yani.

Mutsuz mutlulardık; Birbirimizi korur kollar aynı coğrafya da aynı havayı solurduk.

Kavramlarımızın içi dolu doluydu. Boşaltmaya yelteneni ne yapardık bilmiyorum çünkü kimse yeltenmezdi.

Politikacı yine politikacıydı o zamanlarda da; ama siyaset bu denli gelip çöreklenmemişti hayatımıza. Hepimizin bir siyasi görüşü vardı elbet; atışırdık bazen de, birbirimizin gözünü oymazdık. Hele ki sen sensiniz, biz siz değiliz hiç demezdik. Gerçi bir ara onu da dedirtmeye çalıştılar da el ele verip te   biz bırakmadık ellerimizi ellere.

Televizyon filan da çok yaygın değildi. Hele medya diye bir kavram hiç yoktu. Gazeteler ayrışmamış kendi yağları ile kavrulmaya çalışan en önemli haber kaynaklarımızdı. En kızdığımızın bile bir karşılığı vardı indimizde. Medya maymunu terimi medya ile birlikte doğdu, medya maymun oldu.

Bu mazlum milletin başına bela olan şimdi ki belaların ataları yine musallattı coğrafyamıza. Ama hasım olmakla hısım olmak arasında ki o ince çizgi henüz zorbalığın silgisi ile silinmemişti. O zamanlar farklı görüşlerde olup şimdilerde tavla oynadığımız arkadaşlarımızın olması bundandır.

Öyle ticaretin her türlüsüne el atıp küçük esnafı, zanaatkarı bir lokmada yutan AVM’ler filan da yoktu. Her ihtiyaç onun gerçek üreticisinden alınır ve üretici, satıcı, tüketici bu günün deyimi ile bileşen sayılırdı.

Ekonomi her daim sınıfın en başarısızı idi. O zaman da öyleydi. Ekonomi kötüydü ama iktisat iyiydi. En azından iktisadi tedbir denilen önlemler vardı ve kuzu kurda yedirilmezdi.

Sağlımızı satın da almazdık o zamanlar. Doktora çıkmak deyimini bilenler çok iyi anlarlar bunu.

Ez cümle bu zaman da ne varsa serzenişe tabi,o zamanda hayal bile edilmezdi.

Bir zamanlar hayat ta normaldi, o hayata dair ne varsa onlarda normaldi.

Tabii o hayatları yaşayan bizlerde normaldik.

Gün geldi normal çırak çıktı hayattan,

Teknolojide evrildik insanlıkta devrildik.

Bir zamanlar biz kaldı sadece

Bizi bizden alanlara inat.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.