Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir Mesut Şen Geldi Geçti

Yazının Giriş Tarihi: 09.08.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.08.2020 00:00

Aşağıda okuyacağınız yazı ebediyete uğurladığımız Mesut Şen için ‘Bursa’da Futbol Zamanı’ adlı ansiklopedik eser adına 2007’de ‘Bir Çalım Virtüözü’ başlığıyla kaleme alınmıştır.

Osmangazi Belediyesi’nin katkılarıyla hazırlanan kitabın yayın koordinatörü sevgili dostum İsmail Kemankaş, gelecek kuşakların tanıması amacıyla Bursa Futbol Tarihi’nde a iz bırakan ’11 Yıldız 11 Kalem’ başlıklı bölümde Mesut Şen’in benim hisseme düştüğünü, bütün ayrıntılarıyla onu anlatmamı istediğinde çok duygulanmıştım…

Kaderde o yaşarken kağıda kaleme döktüğüm bu yazıyı efsaneyi ebediyete uğurladıktan sonra bir kez daha yayınlamak varmış.

  

ONUN futbol olarak şahikaya çıktığı dönemlerde, yeni doğan çok sayıda isim babası olmuştur Mesut.

Bursaspor tarihine istatistiksel pencereden bakarsanız onu göremezsiniz. Öyle krallık yarışına girecek kadar müthiş bir golcü değildir.  222 maçta 44 kez rakip ağları sarsabilmiş, milli formayı sadece 8 kez giyebilmiştir…                          

Çok ustaca kullandığı sağ ayağı ile top sürerken, sol işaret parmağını kaldırıp hınzır bakışlarla rakibini üzerine çeker, hamle etmesini beklerdi. İşte tam o anda ayakları sabitken vücudunu sağa-sola yatırıp, akıl almaz o müthiş çalımını atıp topu kaçırırdı. Ardından üstüne gelenleri ipe dizer gibi geçip giderdi…

Ve aniden topla dururdu! Kafasını kaldırmadan kale önünde bekleyen arkadaşlarına yaptığı isabetli ortalarla adresi tam bulurdu. Ne yazık ki; o dönemlerde golle sonuçlanan paslara ‘asist’ denilmediği için bu özellikleri kişisel envanterlere dahil edilemedi.                                

Atatürk Stadı’nda kapalı tribünün baktığı çizgi üstüdür şov alanı. İki ayağının arasına sıkıştırdığı meşin yuvarlağı bir makas hareketi ile üzerine hışımla gelen rakibinin üzerinden aşırtır, arkasında kalan oyuncunun şaşkın bakışları arasında yoluna devam ederdi. Bu hareketi tribünleri ayağa kaldırır, alkışlardan stat adeta yıkılırdı…

Tribün jargonunda ‘beşlik’ olarak nitelenen topu rakibinin bacaklarının arasından geçirmekte üstüne yoktu. Öyle ki; bazen geri dönüp, aynı rakibe ikinciye yaptığı bacak arasıyla adamı futbol oynadığına oynayacağına pişman ederdi!

   

1974 yılında Beşiktaş’a transfer oldu. Mesut Şen futbol oynamayı seviyordu, idman yapmayı değil!

O dönem henüz yeni bir kavram olan ‘Pres’ sözcüğü yoktu lugatında. Bu nedenle de ‘takım oyununa’ ayak uyduramadı bir türlü. Ayrıca futbol dışında hayatını geçirdiği Setbaşı’nı ve özellikle Mahfel’deki arkadaşlarını özlüyor, Bursa’daki ağız tadını bulamıyordu. Geri döndükten sonra 1977’da bir jübileyle veda etti sahalara.

Gençliği, diriliği, şıklığı ve de fizik yapısıyla o dönemin Yeşilçam aktörlerine benzerdi. Az konuşan utangaç bir yapısı vardı. Konuşurken karşısındakinin gözlerinin içine bakamayacak derecede yüzünde mahcup bir görüntü oluşurdu.

Beşiktaş forması giyerken spor basını kadar magazin dünyasının da gözdesi haline geldi.

‘Artiz’lerle arkadaşlık etti, dedikodu sütunlarına manşet oldu. Alkol ve sigara ile başı hiç olmamasına rağmen, gece âlemlerinde masaları süslemeye başladı.

Bursa sokakları, 1970 yılında Ford Mustang otomobille ilk kez onun sayesinde tanıştı. Bordo renkle 007 plakalı arabasıyla Atatürk Caddesinde huzur turu atarken ‘helal sana yakışır’ deniyordu…

Ancak bir sabah Çekirge karakolu önündeki direkte görüldü o güzelim otomobil! Hurdaya dönen araçta Mesut’un burnunun bile kanamaması Allahın bir lütfu olarak nitelendi.

1979’da ‘hayatının kadınını’ buldu. Güzeller güzeli ‘Nahide Hanımla’ evlendi duruldu. Hiç kimseyi kırmayan, saha dışında kimseye çalım atmayan yapısıyla, sade bir yaşam biçimi seçti. Mükemmel bir eş iyi bir baba oldu.

Tek çocuğu ‘Hakan’nın kendisi gibi büyük futbolcu olması için büyük çaba sarf etti ama beceremedi. Oğlu tüm zorlamalara rağmen öğretmenliği tercih etti. Çünkü ‘Mesut gibi olmak için Mesut gibi doğmak’ şartı vardı hayatın içinde…

Bursaspor’da alt yapı hocalığına soyundu.

Bir gün Vakifköy’deki bir antrenmanını izlerken öğrencilerine şöyle bağırıyordu:

‘Ne yapıyorsun oğlu çalımın zamanı değil, birde çıkart topu… Yoksa alırım seni dışarı!’

Gülüyordu Mesut…

Benim de güldüğümü görünce; ‘Hocam bizim zamanında beceremediğimiz takım oyununu, yardımlaşmayı öğretmeye çalışıyorum’ diye seslendi.

Yeşil gözler, nefis goller ve de o müthiş çalımlar…

İşte Mesut Şen buydu…

Mekânın cennet olsun, ışıklar içinde uyu sevgili dostum, büyük kaptanım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.