Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir hastane macerası

Yazının Giriş Tarihi: 24.10.2016 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.10.2016 00:08
Rahmetli babam yapmış olduğumuz evleri sanayinin artması sebebiyle satmak istemiş. Bizle rde onay vermiş ve şuan oturduğumuz binayı satın almıştık. Evimize yakın bir semt polikliniğimiz ve okulumuz olması avantajdı. Babam bunları bize anlatarak ikna etmişti. Malumunuz her an hasta olmaya aday bir yapısı var insanoğlunun ve büyük hastanelerden önce evimize yakın polikliniğe gideriz. Çok mecbur kalmadıkça doktor yüzü görmeyen ben, bir kez kendim için gittim. Tahlil, film ve benzerlerini tamamladıktan sonra ‘her şey temiz görünüyor’ cümlesine cevaben ‘ağrım var ilaç yazın’ desem de ‘siz bir genel cerraha görünün’ tavsiyesiyle karşılaşmıştım. Bu konularda imdadıma daima Onkoloji Hastanesi eski Başhekimi Osman Cem Toros yetişirdi. Sağ olsun Devlet Hastanesi ve Mustafa Kemal Paşa maceralarından sonra oda doktorluğu bıraktı maalesef.

Benden ziyade çocuklar veya eşimde semt polikliniğine gitseler de tahliller hep temiz çıkar ve falan hastaneye gidin tavsiyesi alırlar. Yıllardır böyle. Kimi zaman buranın ne işe yaradığını düşünürüm.

Cumartesi akşamı Galatasaray Trabzonspor maçının heyecanı ve bir kaç gol sevinci yaşamayı düşünürken telefonum çaldı eşim arıyor. Sancısı olduğunu söyledi ve meşhur semt polikliniği yine klasik tahliller sonucu yine klasik cevabı ile Devlet Hastanesine gidin demiş ve bize Memleket Hastanesi (öyle demeyi seviyorum) yolu gözüktü. Acilden girdik. Ortalık ana baba günü. İğne yapıldı, oradan oraya derken yine tahliller sil baştan bir daha iki çeşit kan alınıyor ve kısık sesle ne yapmamız gerektiğini tarif ediyorlar. Falan yere gidin film çekilin idrar tahlili yaptırın şöyle yapın böyle yapın sanki onlar gibi her gün oradayız! Bu arada Trabzonspor'dan golü yiyoruz! Sinirleniyorum nasıl olsa atarız deyip kendimi teselli ediyorum. Bu arada güvenlik imdadıma yetişip tekrar tarif yapıyor işi çözüyorum. Tahlilleri teslim ediyor ve filmleri çektiriyoruz. Bize bir saat sonra doktorunuza gidebilirsiniz tahlilleri oraya yollayacağız diyorlar. Buna memnun oldum ve bir saatlik çay molası yapıyoruz. Diğer hasta ve yakınları ile kırk yıllık ahbap gibi koyu sohbete dalıyoruz. Bu esnada Acilden bağırış çağırış ve ağlama sesleri geliyor. Herkesin sinirleri alt üst oluyor. Zaman gelince doktorun yanına gidip bekliyoruz ve doktor hastalara yetişme derdinde. Tüm iyi niyetiyle bize sıra geliyor işimiz bitmiyor. Boş yatak arıyoruz acil ultrason muayenesi gerekiyor. 30 dakika öyle geçiyor ve başka bir genel cerrah geliyor gerekli kontrolleri yapıyor. İlaç yazılıyor ve nihayet hastaneden teskere almış asker sevinciyle çıksak da pazartesi yeniden gitmek şartı ile sarsılıyoruz ve bu esnada Trabzonspor'a yenildiğimizi de öğrenmenin acısını yaşıyorum.

Şansımıza yolumuzun üstünde nöbetçi eczane buluyoruz ilaçları alırken eşime kimliğini beş dakika önce vermeme rağmen çantasını açtı bulamadı. Eczanede bulunan üç bayan bir erkek görevli yaptığım espriye kahkahalarla güldü “kadınlar her zaman çantalarında ne ararlarsa onu en son bulurlar.”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.