Bu hafta çok hoşuma giden güzel gelişmeler oldu. Bugün, hem bu güzel gelişmeleri sizlerle paylaşayım, hem de yorumlayayım istedim.
Öncelikle adeta keyiften dört köşe olduğum gelişme, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı döviz bozdurma kampanyasının giderek artan bir destekle çığ gibi büyümesi. Tabi gazetemizin de bu kampanyaya tam destek verip döviz bozduranlara ücretsiz seri ilan hakkı vermesi de beni ayrıca gururlandırdı.
Liderlik basireti
Oğuzlardan beri Türklerin en temel geleneklerinden birisi, bir Bey etrafında toplanmak ve onun etrafında tek yumruk olarak gösterdiği hedeflere gözünü kırpmadan koşmaktır. Türklerin yerleşik hayata geçerek medeniyetlerini şehirlerde sürdürmesi ve büyüyen devlet yapısı sonrası Bey'in ismi Selçuklu'da sultan, Osmanlı'da padişah olsa da özdeki felsefe aynı kalmıştır.
Uzun yılların ardından görünen o ki, Türk Milleti yeni Bey'ini buldu. Tayyip Erdoğan'ın bugüne kadar geçirdiği tüm badireler de işte bu felsefe sayesinde milletin desteğiyle atlatıldı. İnsanlar yeri geldi gözünü kırpmadan ölüme gitti, yeri geldiğinde de işaret ettiği yolda yürüdü.
Döviz kampanyası
İşte bugünlerde dövizin ateşini düşüren de, Erdoğan'ın başlattığı bu kampanyaya 'acaba yarın ne olur demeden' katılıp elinde avucunda olan ne kadar dövizi varsa bozduran vatandaştır. Vatandaşı bu yolda teşvik etmek için her biri pratik zeka ürünü olan kampanyalara imza atan esnaftır. Çok şükür ki, bizim gazetemiz de bozdurduğu döviz miktarının ne olduğuna bakmaksızın, bu kampanyaya dahil olan insanlara ücretsiz seri ilan hakkı verdi. Gazete yönetimimize bu güzel davranışlarından dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu tür zamanlarda önemli olan doğru yerde durmaktır. Elhamdülillah bizim medyamız da tam olması gerektiği yerde duruyor.
İlk başlarda bu kampanyaya dudak büken ve 'canım vatandaşın elindeki üç beş kuruşluk döviz bozulursa ne olacak' diyen çokbilmiş bazı ekonomistlerimizin moraran yüz ifadelerini görmek de ayrı bir mutluluk.
Dövizin ateşi nasıl düşüyor?
Böylesi süreçlerde bozdurulan paranın miktarından ziyade, ülkede oluşan psikoloji önemlidir. Şu anda Türkiye'ye döviz silahıyla ateş edenler, bu silahın ellerinde patlamasının şaşkınlığını yaşıyor. Belki de ilk kez böylesi bir yenilgiyle tanışıyorlar ve belki de yine ilk kez böyle bir operasyondan zararla çıkıyorlar.
Bunun arkası getirildiği ve ülkemizin dolar bağımlılığı azaltıldığı ölçüde bu alanda yapılacak spekülatif hareketler de sınırlanacaktır. Hele bir de dış ticarette yerel paralarla alışverişe başlayabilirsek siz seyreyleyin gümbürtüyü. Zamanında dolardan çıkmaya çalışan onca liderin başına gelenleri gördükçe korkmuyor değilim ama bu ülke insanı lideri etrafında kenetlendiğinde neler yapabileceğini çok şükür bugüne kadar çok defa ispatladı. O yüzden inşallah gelecekte çok daha güzel günler bizi bekliyor.
Bu da benim kampanya önerim
Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı’mızdan bir büyük kampanya daha bekliyorum. O da, yapılacak bir anlaşmayla Avrupa'nın ürettiği araçlar yerine Japonya'nın ya da Güney Kore'nin ürettiği araçların (veya üreteceği özel araçların) makam aracı olarak kullanılması. Bize dostluklarından zerre şüphemin olmadığı bu iki ülkeyle çok daha iyi ilişkiler geliştirmeliyiz.
Kamudaki on binlerce aracı, o terör ve terörist sevici Almanlar yerine Japonlardan ya da Güney Korelilerden aldığımızda Avrupa'ya verilecek en güzel cevaplardan birini vermiş oluruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cihat ÖZKAN
Bey ve millet
Bu hafta çok hoşuma giden güzel gelişmeler oldu. Bugün, hem bu güzel gelişmeleri sizlerle paylaşayım, hem de yorumlayayım istedim.
Öncelikle adeta keyiften dört köşe olduğum gelişme, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın başlattığı döviz bozdurma kampanyasının giderek artan bir destekle çığ gibi büyümesi. Tabi gazetemizin de bu kampanyaya tam destek verip döviz bozduranlara ücretsiz seri ilan hakkı vermesi de beni ayrıca gururlandırdı.
Liderlik basireti
Oğuzlardan beri Türklerin en temel geleneklerinden birisi, bir Bey etrafında toplanmak ve onun etrafında tek yumruk olarak gösterdiği hedeflere gözünü kırpmadan koşmaktır. Türklerin yerleşik hayata geçerek medeniyetlerini şehirlerde sürdürmesi ve büyüyen devlet yapısı sonrası Bey'in ismi Selçuklu'da sultan, Osmanlı'da padişah olsa da özdeki felsefe aynı kalmıştır.
Uzun yılların ardından görünen o ki, Türk Milleti yeni Bey'ini buldu. Tayyip Erdoğan'ın bugüne kadar geçirdiği tüm badireler de işte bu felsefe sayesinde milletin desteğiyle atlatıldı. İnsanlar yeri geldi gözünü kırpmadan ölüme gitti, yeri geldiğinde de işaret ettiği yolda yürüdü.
Döviz kampanyası
İşte bugünlerde dövizin ateşini düşüren de, Erdoğan'ın başlattığı bu kampanyaya 'acaba yarın ne olur demeden' katılıp elinde avucunda olan ne kadar dövizi varsa bozduran vatandaştır. Vatandaşı bu yolda teşvik etmek için her biri pratik zeka ürünü olan kampanyalara imza atan esnaftır. Çok şükür ki, bizim gazetemiz de bozdurduğu döviz miktarının ne olduğuna bakmaksızın, bu kampanyaya dahil olan insanlara ücretsiz seri ilan hakkı verdi. Gazete yönetimimize bu güzel davranışlarından dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu tür zamanlarda önemli olan doğru yerde durmaktır. Elhamdülillah bizim medyamız da tam olması gerektiği yerde duruyor.
İlk başlarda bu kampanyaya dudak büken ve 'canım vatandaşın elindeki üç beş kuruşluk döviz bozulursa ne olacak' diyen çokbilmiş bazı ekonomistlerimizin moraran yüz ifadelerini görmek de ayrı bir mutluluk.
Dövizin ateşi nasıl düşüyor?
Böylesi süreçlerde bozdurulan paranın miktarından ziyade, ülkede oluşan psikoloji önemlidir. Şu anda Türkiye'ye döviz silahıyla ateş edenler, bu silahın ellerinde patlamasının şaşkınlığını yaşıyor. Belki de ilk kez böylesi bir yenilgiyle tanışıyorlar ve belki de yine ilk kez böyle bir operasyondan zararla çıkıyorlar.
Bunun arkası getirildiği ve ülkemizin dolar bağımlılığı azaltıldığı ölçüde bu alanda yapılacak spekülatif hareketler de sınırlanacaktır. Hele bir de dış ticarette yerel paralarla alışverişe başlayabilirsek siz seyreyleyin gümbürtüyü. Zamanında dolardan çıkmaya çalışan onca liderin başına gelenleri gördükçe korkmuyor değilim ama bu ülke insanı lideri etrafında kenetlendiğinde neler yapabileceğini çok şükür bugüne kadar çok defa ispatladı. O yüzden inşallah gelecekte çok daha güzel günler bizi bekliyor.
Bu da benim kampanya önerim
Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı’mızdan bir büyük kampanya daha bekliyorum. O da, yapılacak bir anlaşmayla Avrupa'nın ürettiği araçlar yerine Japonya'nın ya da Güney Kore'nin ürettiği araçların (veya üreteceği özel araçların) makam aracı olarak kullanılması. Bize dostluklarından zerre şüphemin olmadığı bu iki ülkeyle çok daha iyi ilişkiler geliştirmeliyiz.
Kamudaki on binlerce aracı, o terör ve terörist sevici Almanlar yerine Japonlardan ya da Güney Korelilerden aldığımızda Avrupa'ya verilecek en güzel cevaplardan birini vermiş oluruz.