Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Belgesel şekerim; sadece belgesel…

Yazının Giriş Tarihi: 01.02.2019 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.02.2019 00:04

Belgesel izlemeyi seversiniz değil mi?

Özellikle vahşi hayvanların yaşamlarına dair çekilenleri çok izleniyormuş.

Kim bilir insanlar derinden derine biraz da kendilerini buluyorlardır izlediklerinde o cezbediyordur.

Gücü güce yetenin tepesine bindiği hayvanlar alemini izlerken.

Belgesel izlemenin bundan başka faydaları da var elbet; Mesela etkin bir hava atma aracıdır belgeseller.

Hatun, salya sümük kadın programlarından saçma salak tüm dizilere kadar televizyonda ne varsa ağzı açık izler, konu TV izleme olduğunda da ‘’belgesel hayatım; sadece belgesel’’ izliyorum diye hava atar.

Çocukların gelişiminde de etkin bir rolü vardır belgesellerin; teknolojiden coğrafyaya, ülkelerden tarihe, bilimden edebiyata çok geniş bir yelpaze de hazırlanan belgeseller neyin ne ve nasıl olduğunun atlatılmasında en güçlü referanslardır.

Yetişkinler içinde çok önemlidir karanlıkta kalmış konuları irdeleyen belgeselleri izlemek.

Senaryoları sadece gerçek olduğu için spekülasyonlara da kapalıdır çoğu belgeseller.

Bu yüzden güven de verirler izleyenlerine.

Ve belgesel çekimi yapan arkadaşlarımdan biliyorum ki, son derece meşakkatli çalışmalar sonucunda doğarlar.

Demem o ki;

Belgesel mühimdir.

Ama bizim gibi kendine münhasır ülkeler de daha bir mühimdir.

Çünkü vazgeçilmez bir ceza sistemidir.

Bazen de toplumsal olaylara ‘yok böyle bir şey, inanmazsanız penguenlere sorun’  demek için kullanılır.

Aslında fena bir durum da değil hani

Televizyon programlarına belgesel yayınlama cezası verebilmeyi akıl eden kaç ülke var şunun şurasında.

Bu belgesel konusunu ne kadar ciddiye aldığımızın bir göstergesi değil de ne?

Şimdi diyeceksiniz ki; Ne yapsın adamlar, belgesel değil de Kriket maçlarını mı yayınlamayı şart koşsunlar?

Ya da ‘yemekteyiz, yiyoruz, yedik ki biz, yedik kaçtık vs. akıllara zarar programların yayınlanma saatlerini değiştirin yasakladıklarımızın gün ve saatinde yayınlayın’ diye ceza verdikleri televizyonlara dayatsınlar mı?

Doğru;

Bu hiç mantıklı değil. Sonuçta her program için bir prim time olayı var ortada. Bu seferde o programların yapımcıları şarlarlar. Haklısınız…

Aslında yasak getirilen programların yayın saatlerinde belgesel yayınlamaları zorunluluğu getirilmesi filan çok önemli değil;

Önemli olan bizim şu yasak takıntımızdan bir türlü kurtulamayışımız.

‘’Ne? Bana ha, yasakladım seni’’ diyerek yasağın merak doğurması geçeğini hafife almak ise tamamen bir strateji hatası.

Yasakta da mutlak surette toplum menfaatinin ne kadar gözetildiği, ne denli adaletli davranıldığı da ana unsur olmadığı sürece daha büyük hata.

Elbette yayın kuruluşları adaba edebe aykırı yayın yaptıklarında, ülkeye ve topluma zarar verecek programları yayınlamaya cüret ettiklerinde karşılarında ‘hoop biradeer’ diyerek yaptırımlar uygulayacak bir denetim mekanizmasının olması son derece gerekli.

Sonuçta hiçbir TV kanalının sahibi Dingo, ekranlarda ahır değil.

Ancak bunun da hakkaniyeti tartışılır olmamalı.

Yayın yasağı getirilecek programlara uygulanan yaptırımlar içlerinde Atatürk’e de alenen hakaret edilen ve dolayısı ile ilgili kanun gereği suç teşkil eden bir sürü şeyi yayınlamakta hiçbir sakınca görmeyen TV kanallarına da uygulanmadığı sürece hadisenin toplum vicdanında aklanmasını beklemek beyhudedir.

Lafı uzatmaya eğip bükmeye gerek yok.

RTÜK’ün bu TV kanallarını karatma faaliyeti ne ilk ne de son olacak. Her zaman ki gibi hakkı hakkaniyeti kimse soramayacak.

Yasaklanan yasaklandığı ile kalacak programların milyonlarca izleyicisi de bu yasaklamadan dolayı izleme yasaklı olacak.

Şimdi ki nesil bilmez;

Bizim çocukluğumuzda bir Necefli Maşrapa vardı.

O zamanın tek kanallı televizyonu sık sık teknik sorunlar yaşar,yayına ara verir ara verdiği yerde de bu Necefli Maşrapayı yayınlardı.

Ve istifimizi hiç bozmadan oturmaya devam ederek renksiz ekranda ki renkli maşrapayı programın devamını izliyormuş gibi izlerdik.

Hatta Rahmetli babam ve eniştenim maşrapanın ekranda kalma süresi üzerine girdikleri o tatlı bahisleri bile hatırlıyorum.

Artık tat tuz kalmadı.

Belgeseller bile hayatımıza bir ceza yaptırımı olarak girdi.

Bakalım neyin ne olduğunu çok iyi anladıklarını ve zihinlerine kaydettiklerinden emin olduğum genç ve gelecek kuşakların karşısına bu güncellenmiş Necefli Maşrapa ne olarak çıkacak?

Ama belgesel konusunda hemfikiriz değil mi?

Belgesel şekerim; sadece belgesel…

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.