Belediyelere Açık Mektup: Lütfen Bizim Kılığımıza Giriniz
Yazının Giriş Tarihi: 22.09.2018 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.09.2018 00:01
Bursa artık eski Bursa değil.
Büyüdü,gelişti,nüfusu arttı ve dolayısı ile kimliği de evrildi.
Dolayısı ile ülkenin kocaman bu dördüncü kentin de yaşamakta ,kenti yönetmekte eskiye nazaran daha da zorlaştı.
Sanayiden,turizme,tarihi ve kültürel miraslardan,sosyal yaşama dek yayılan geniş bir yelpaze de ayrıntılara dikkat etmenin önemi daha da öne çıktı.
Büyük şehir ve ilçe belediyelerinin de hem görev alanları genişledi,hem de böylesi büyük bir şehirde yaşayan insanlara karşı sorumlulukları ikiye katlandı.(belki de üçe,dörte,beşe)
Bu açık mektup bu sorumlulukların ikisi üzerine;
Daha doğrusu İkisi de basit önlemlerle giderilecek sorunların üstüne.
Sayın ilgililer;
Elbette yapıyorsunuz biliyorum ancak geniş halk kitlelerinin sıklıkla gittikleri,gitmekten öte şehrin bunaltıcı havasından kurtulup nefes almak ve dostları ile hasbihal etmek için kendilerine fırsat yarattıkları,kafeterya,lokanta,çay bahçesi,sinema, vs yi de çok daha sıkı ve etkin denetlemeniz gerekiyor.
Gittiğimiz yerlerde sağlığımız ve güvenliğimizden sorumlu olduğunuz bizlerin neleri neler adı altında yediğimizi içtiğimizi,kullandığımızı bilmeniz ve bizi de bilgilendirmenizin görev tanımlarınızla çeliştiğini hiç sanmıyorum.
Lütfen bizlerin gittiğimiz yerlere protokolsuz ve mahiyetsiz,yani bizim kılığımıza girerek gidiniz.Tüm mal hizmetlere ederlerinin en az iki katını ödeyerek kent ekonomisine katkı verdiğimiz yüzlerce mekanda sizin fiyat tarifelerinize,hijyen ve etik kurallarınıza uyulup uyulmadığını bizzat buralardan hizmet alarak görünüz.
Kentin pek çok işletmesinde rutin denetlemelerinizin yeterlilik düzeyini başka şekilde anlayamazsınız.Olaya bizzat müdahil olmazsanız duyduklarınız ile yetinmek zorunda kalırsınız ki Bursa artık sanarak yönetilebilecek bir şehir değil.
Toplu taşım araçlarına bininiz lütfen.Duraklarda otobüs bekleyiniz.Kültürparkta ki çay bahçelerinde çay içip,benim diyen restaurantlarda yemek yiyiniz.
Her şey Bursa içinse,Bursa’nın içinde ki bizlerinde bu sloganda pay sahibi olduğumuzu düşünüyorum.Bursalınızı kalitesiz ürün ve hizmet sunan krizi bahane edip vur abalıya diyerek tarifelerini şişiren yok hafif oldu pompalayan fırsatçılardan koruyunuz.
Trafiğe şoförsüz ve resmi plakalı araçlarınızla değil bizzat kendinizin kullandığı ve mümkünse size ait olan araçlarla çıkınız ve her rögar kapağı engelini aştığınızda lütfen bu yazıyı hatırlayınız.Eğer mümkünse aracınızı otoparklardan birine bırakınız ve çıkarken bakınız siz en çok ne kadar otopark ücreti alabilirsin demişsiniz aracınıza ne kadar ödemişsiniz görünüz.
Şehri hoyratça kullanan her yere her an tükürenlere,izmariti en uzağa fırlatmaya çalışanlara ,çocuğunun büyük küçük hacetini gördüğü ilk ağacın altında giderenlere oy kaygısına kapılmadan kabahatler kanunun gerektirdiği yaptırımları uygulamaktan çekinmeyiniz.Unutmayınız ki o oyları bu durumdan muzdarip olan bizlerden de talep etmek durumundasınız.
Bursa zombi binalarlar dolu.Kurtarın şehrimizi bu kazuletlerden.Kentin böğrüne saplanmış hiçbir işlevi olmayan ya da yapılış amacını yitirip kapısına camına yalandan ‘’tadilattadır’’yazısı asılan koca koca binalarının sizleri de rahatsız etmediğini düşünmek bile istemem.
Denetleyiniz beyler; Ama öyle yalap şap değil yönergelerinize,talimatlarına uygun denetleyiniz her yeri.Giriniz o afili lokantaların mutfaklarına,özel tüzel fark etmez hastane kantinlerine.Ama başta kavilleştiğimiz gibi bizim kılığımıza girerek giriniz.
Siz girmezseniz Bursa balta girmemiş bir cangıla dönüşerek evrilmeye devam edecek.
İkinci soruna ‘hadi canım bu da sorun mu’’diyenler çıkacaktır aranızdan; Ben yazayım da çıkarsa çıksın.
Lütfen sabah ve akşam saatlerinde toplu taşım araçlarına özellikle metro ve İpek böceğine bininiz.
Öğrencilerin sırt çantalarını bu araçlarda da ellerine almayı akıl edemeyip sırtlarında taşımalarından dolayı her birinin iki kişi olduğunu göreceksiniz.
Evet bu basit görgü kuralını öncelikle ailelerinden almaları gerekiyor ama artık bu konuda felsefe yapmanın alemi yok.Olmuyor işte.
Konu radikal önlem gerektirir boyutta.(vagonlara yapıştırılacak ufacık bir uyarı yazısı hatta sadece grafiği bu sorunu büyük ölçü de ortadan kaldırır kanaatindeyim)
Ama diyorum bunun ne menem bir sorun olduğunu anlamak için bizzat bu araçlara her biri iki kişi olmuş gençlerden sıyrılarak binip sırtlarda ki koca koca çantalarından kalan yerlerde ayakta durmaya çalışıp,sonra da slalom yaparak inmeniz gerekir.
Bilmiyorum ne kadar Bursalısınız?
Ama madem ki Bursa’yı yönetiyorsunuz
Bizim kılığımıza girip bu güzelim şehri bir de bizim gördüğümüz gibi görmelisiniz.
Adam mektubu yazmakta haklıymış demezseniz ben de yazmamış sayarım kendimi olur biter.
Saygılarım ve kolaylıklar dileklerimle…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Belediyelere Açık Mektup: Lütfen Bizim Kılığımıza Giriniz
Bursa artık eski Bursa değil.
Büyüdü,gelişti,nüfusu arttı ve dolayısı ile kimliği de evrildi.
Dolayısı ile ülkenin kocaman bu dördüncü kentin de yaşamakta ,kenti yönetmekte eskiye nazaran daha da zorlaştı.
Sanayiden,turizme,tarihi ve kültürel miraslardan,sosyal yaşama dek yayılan geniş bir yelpaze de ayrıntılara dikkat etmenin önemi daha da öne çıktı.
Büyük şehir ve ilçe belediyelerinin de hem görev alanları genişledi,hem de böylesi büyük bir şehirde yaşayan insanlara karşı sorumlulukları ikiye katlandı.(belki de üçe,dörte,beşe)
Bu açık mektup bu sorumlulukların ikisi üzerine;
Daha doğrusu İkisi de basit önlemlerle giderilecek sorunların üstüne.
Sayın ilgililer;
Elbette yapıyorsunuz biliyorum ancak geniş halk kitlelerinin sıklıkla gittikleri,gitmekten öte şehrin bunaltıcı havasından kurtulup nefes almak ve dostları ile hasbihal etmek için kendilerine fırsat yarattıkları,kafeterya,lokanta,çay bahçesi,sinema, vs yi de çok daha sıkı ve etkin denetlemeniz gerekiyor.
Gittiğimiz yerlerde sağlığımız ve güvenliğimizden sorumlu olduğunuz bizlerin neleri neler adı altında yediğimizi içtiğimizi,kullandığımızı bilmeniz ve bizi de bilgilendirmenizin görev tanımlarınızla çeliştiğini hiç sanmıyorum.
Lütfen bizlerin gittiğimiz yerlere protokolsuz ve mahiyetsiz,yani bizim kılığımıza girerek gidiniz.Tüm mal hizmetlere ederlerinin en az iki katını ödeyerek kent ekonomisine katkı verdiğimiz yüzlerce mekanda sizin fiyat tarifelerinize,hijyen ve etik kurallarınıza uyulup uyulmadığını bizzat buralardan hizmet alarak görünüz.
Kentin pek çok işletmesinde rutin denetlemelerinizin yeterlilik düzeyini başka şekilde anlayamazsınız.Olaya bizzat müdahil olmazsanız duyduklarınız ile yetinmek zorunda kalırsınız ki Bursa artık sanarak yönetilebilecek bir şehir değil.
Toplu taşım araçlarına bininiz lütfen.Duraklarda otobüs bekleyiniz.Kültürparkta ki çay bahçelerinde çay içip,benim diyen restaurantlarda yemek yiyiniz.
Her şey Bursa içinse,Bursa’nın içinde ki bizlerinde bu sloganda pay sahibi olduğumuzu düşünüyorum.Bursalınızı kalitesiz ürün ve hizmet sunan krizi bahane edip vur abalıya diyerek tarifelerini şişiren yok hafif oldu pompalayan fırsatçılardan koruyunuz.
Trafiğe şoförsüz ve resmi plakalı araçlarınızla değil bizzat kendinizin kullandığı ve mümkünse size ait olan araçlarla çıkınız ve her rögar kapağı engelini aştığınızda lütfen bu yazıyı hatırlayınız.Eğer mümkünse aracınızı otoparklardan birine bırakınız ve çıkarken bakınız siz en çok ne kadar otopark ücreti alabilirsin demişsiniz aracınıza ne kadar ödemişsiniz görünüz.
Şehri hoyratça kullanan her yere her an tükürenlere,izmariti en uzağa fırlatmaya çalışanlara ,çocuğunun büyük küçük hacetini gördüğü ilk ağacın altında giderenlere oy kaygısına kapılmadan kabahatler kanunun gerektirdiği yaptırımları uygulamaktan çekinmeyiniz.Unutmayınız ki o oyları bu durumdan muzdarip olan bizlerden de talep etmek durumundasınız.
Bursa zombi binalarlar dolu.Kurtarın şehrimizi bu kazuletlerden.Kentin böğrüne saplanmış hiçbir işlevi olmayan ya da yapılış amacını yitirip kapısına camına yalandan ‘’tadilattadır’’yazısı asılan koca koca binalarının sizleri de rahatsız etmediğini düşünmek bile istemem.
Denetleyiniz beyler; Ama öyle yalap şap değil yönergelerinize,talimatlarına uygun denetleyiniz her yeri.Giriniz o afili lokantaların mutfaklarına,özel tüzel fark etmez hastane kantinlerine.Ama başta kavilleştiğimiz gibi bizim kılığımıza girerek giriniz.
Siz girmezseniz Bursa balta girmemiş bir cangıla dönüşerek evrilmeye devam edecek.
İkinci soruna ‘hadi canım bu da sorun mu’’diyenler çıkacaktır aranızdan; Ben yazayım da çıkarsa çıksın.
Lütfen sabah ve akşam saatlerinde toplu taşım araçlarına özellikle metro ve İpek böceğine bininiz.
Öğrencilerin sırt çantalarını bu araçlarda da ellerine almayı akıl edemeyip sırtlarında taşımalarından dolayı her birinin iki kişi olduğunu göreceksiniz.
Evet bu basit görgü kuralını öncelikle ailelerinden almaları gerekiyor ama artık bu konuda felsefe yapmanın alemi yok.Olmuyor işte.
Konu radikal önlem gerektirir boyutta.(vagonlara yapıştırılacak ufacık bir uyarı yazısı hatta sadece grafiği bu sorunu büyük ölçü de ortadan kaldırır kanaatindeyim)
Ama diyorum bunun ne menem bir sorun olduğunu anlamak için bizzat bu araçlara her biri iki kişi olmuş gençlerden sıyrılarak binip sırtlarda ki koca koca çantalarından kalan yerlerde ayakta durmaya çalışıp,sonra da slalom yaparak inmeniz gerekir.
Bilmiyorum ne kadar Bursalısınız?
Ama madem ki Bursa’yı yönetiyorsunuz
Bizim kılığımıza girip bu güzelim şehri bir de bizim gördüğümüz gibi görmelisiniz.
Adam mektubu yazmakta haklıymış demezseniz ben de yazmamış sayarım kendimi olur biter.
Saygılarım ve kolaylıklar dileklerimle…