Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Beka tartışması ve Çanakkale

Yazının Giriş Tarihi: 18.03.2019 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.03.2019 00:04

Tarihler 18 Martı gösterdiğinde ülkemizde Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü ve Şehitler Haftası kutlamaları başlıyor.

Türk tarihinin şanlı zaferleriyle dolu olan ve dünyaya ezberlettirilen “Türkler yenilmez, Çanakkale geçilmez!” cümlesi, bizim anlı şanlı ve dedelerinizin, ninelerimizin bizlere armağan ettiği en büyük gurur kaynağımızdır. 18 Mart sabahında, Çanakkale’de nasıl düşman gemileri batırılmış ve dünyanın pek çok ülkesinin birlikte hareket ettiği birleşik askeri güçler Türk topraklarını terk edip gitmek zorunda kalmışlarsa, bizim de atalarımızdan kalan bu mirasla onur duymamamız imkansızdır. Çanakkale Destanı, öyle birkaç cümle, birkaç tane köşe yazısı ile anlatılacak bir konu değil. Binlerce kitap yazsanız bile o bölgedeki kahramanlıkları, askerlerin, ailelerin, hele hele 15 yaşında cepheye giden gençler için Türkü besteleyen genç kızların gözyaşlarına yol açan olayları anlatmak imkansızdır.

Ülkemizde, kan ve düşman askerlerinin vatan topraklarını işgal etme girişimlerine karşı verilen mücadelenin ortak adıdır Çanakkale. Bu nedenle de her yıl 18 Mart tarihinde bizler Çanakkale Zaferi’ni kutlarken, aynı zamanda ülkemiz için şehit düşenleri de anıyoruz. Bu yıl Çanakkale Zaferi’nin üzerinden tam 104 yıl geçti. Bizler, Mehmet Akif Ersoy’un 98 yıl önce yazdığı İstiklal Marşımızdaki ;

“Vurulmuş tertemiz anlından uzanmış yatıyor,

Bir hilal uğruna ya rab, ne güneşler batıyor!”

Mısralarını unutmuyoruz. Bu mısraların anlatmak istediği, askerlerimizin düşman kurşunlarıyla şehit edilmesi ve insanlığın geleceği olan gençlerin alınlarından vurulmasına, şehit olmasına rağmen, Türkiye’nin Ayyıldızlı Hilal’ini batırmak isteyenlerin de ders almalarını unutmuyoruz. Unutmayacağız, unutturmayacağız.

104 yıl önce, bizlerin ataları, böylesine önemli bir savaş sonrasında bizlere, hür ve bağımsız bir ülke miras bıraktılar. Bizlerde bu mukaddes topraklara ve atalarımızın mirasına sahip çıkmalıyız. Çıkıyoruz.

Gelelim bugüne.

Türkiye’nin dört bir yanında yine ateş çemberi var. Suriye’deki iç savaş 9 yılı geride bıraktı. Irak, Afganistan, İran, kısaca Ortadoğuda pek çok ülkede iç huzur yok. Silahlar susmuyor. Ülkemizde de bölücü PKK belası var. Bu örgütün eline silah veren sözde müttefiklerimizin de kışkırtmalarıyla iyice azan bu terör örgütü, sadece ülkemizi değil, etrafımızdaki iç savaş süren, iç kargaşalıkları süren ülkeleri de tehdit ediyor. Bunun bilincindeyiz. Bu ülkemiz için başlı başına bir beka sorunudur.

Yine, ülkemizdeki huzur ve barış ortamına hançer saplayıp, ülkemizi bölmeye kalkışanlar var. Bu konuda beka sorunudur. Hiç kimse, evinde otururken, sokakta gezerken, işyerinde çalışırken saldırıya uğrayıp ölmek istemez. Böylesine terör olaylarını düzenleyenlere de destek olmak istemezler. Fakat, araya siyaset girdiğinde, politikalarda başarılı olamayıp umutlarını ve iktidar değişikliği için yeni güç elde edebilme adına bölücülerle işbirliği yapılması da ülkemiz için beka sorunudur. Bu sorunların çözümü içinde insanların, barış, huzur, güven ortamının devamı içinde birlik içinde olması gerekmektedir.

Mahalli seçimler öncesinde dile getirilen ve hala devam eden bu beka sorunuyla ilgili olarak 104 yıl önce Çanakkale’de savaşan atalarımızın torunları olarak bizler çok uyanık olmalıyız. Ülkemize, vatanımıza yönelik bu saldırıları yok farz ederek, siyaset yapılması ve bu siyasetçilerin de halk olarak değirmenlerine su taşımayı düşünen vatandaşlarımızı uyarıp, gerekli önlemleri almalıyız.

Konuya, Belediye başkanlığı koltuğunu kazanmak değil de vatana millete faydalı insanların ve adayların iş başına getirilmesi olarak bakılması doğru olur. Ülkesine ve beldesine yararlı hizmetleri yapabileceğine inanılan, bölücü örgüt ve onların uzantılarıyla işbirliği yapmayan insanların halkın ve milletin temsilcisi olmalarına katkı koymak hepimizin milli bir beka sorunudur.

Geçtiğimiz hafta Bursa’ya gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu konuyla ilgili yaptığı konuşmasında öyle bir özet bilgi verdi ki, dinleyenlerin, okuyanların anında olumlu tepkiler vermesi de insanların artık, kavga ve kargaşa değil, huzur ve barış istediğinin göstergesi oldu.

Bakan Süleyman Soylu; "bugün Türkiye'nin iki kritik tesisine yapılacak saldırıyı engellendi. Emniyet, Jandarma, Genelkurmay aynı zamanda MİT bir yumak gibi çalışıyor. Operasyonlarımız kesintisiz sürüyor. Belediyeler bir kere terör örgütlerinin şah damarlarıydı. İhaleleri oradan verip, şişkin faturalarla terör örgütüne kaynak sağlıyorlar. Uluslararası alanda yapmış olduğu ziyaretlerle PKK'nın Avrupa’sı ve PKK'nın Türkiye’sini koordine ediyorlardı. Dağa adam gönderme organizasyonun belediyeler ve HDP parti üzerinden gerçekleştiriyorlardı. Festivaller adam alma festivalleri olarak değerlendiriyorlardı. İş makineleriyle PKK'ya yardımları, erzak yardımları, para toplamaları. Bütün bunların tamamı 94 belediyeye kayyum atanınca tamamıyla kesildi” dedi.

İşte, ülkemizdeki barış, huzur ve güven ortamının ana kaynağı bu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.