Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Beceriksiz miyiz neyiz?

Yazının Giriş Tarihi: 27.12.2019 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2019 00:01

Bu yazıyı neden yazdığımı son paragraflarına bırakıp, önce Fark Yaratanlar Ödül Törenleri ile ilgili organizasyonlarda neleri başardığımızı neleri başaramadığımızı sıralamak istiyorum;

İlkin başaramadıklarımızdan başlayayım ki, iğneyle çuvaldızın kalpleri kırılmasın.

Evet itiraf ediyorum;

Fark Yaratanlar organizasyonlarını magazinsel bir boyuta taşımakta beceriksiz davrandık.

Arkamıza siyasileri alıp törenleri parti propagandalarına çeviremedik.

Zengin zengin sponsorlar arayıp şıkır şıkır eller havaya modunda etkinlikler düzenleyemedik.

Asgari ücretin yarısı kadar bütçelerle  koltukları konuklar tarafından tamamen doldurulmuş salonların şaşı bakanlar için bile bir anlam ifade edeceğini düşünmek gafletine kapıldık.

Salon kapısında bekleyip gelenleri ‘’oooo Ahmet beyler ve zarif eşleri de teşrif etmişler’’diye karşılayıp hadiseyi 90 lı yılların tavernalarına bağlayamadık.

Töreni görmeyen bilmeyen kalmasın diye basına yaldızlı davetiyeler göndermek hiç birimizin aklının ucundan bile geçemedi.

Onlarca ödül sahibinin alfabetik sırada ki yerlerini hiçe sayıp bilet gişesi önünde bekleyenlerin sırasına kaynak yapmaya çalışarak ön plana çıkmak isteyen uyanıklar misali kendine mühim şahsiyetlerin taleplerini reddederek heveslerini kursaklarında bıraktık.

O şudur,bu budur,öteki hem şu, hem budur diyerek oradan buradan çeşitli kişileri törenlere çağırıp reklamlarını yaptıramadık.

Salon kalabalık olsun alem etkinlik görsün diye titizlenip kapıda lahmacun neyin dağıtamadık.

Tüm törenlerde şöyle ağızlara layık skandal olmasına,kavga çıkmasına göz yumamadık. 

Hatıra gönüle plaket verip,hayır dua alamadık.

Beş yılda iki yüze yakın ödül verdiğimiz kurum ve kişilere ‘atın bi beşlik ağabeyler ablar ablalar’’demeyi onursuzluk saydık, plaket ticareti yapmayı beceremedik.

Bu işin bir felsefesi var dedik bundan da vazgeçemedik.

Gereksiz çiçek alma çiçek verme seremonilerini akıl edemedik.

Töreni monologları ile kişisel reklamlarını yapmak isteyenlere tahsis etmek hiç aklımıza gelmedi.

Yedi törende de kapımızı bizimle birlikte olmak isten herkese ardına dek açtık ama protokol koltukları ayırmayı her defasında atladık.

Ödül verdiklerimizin neden ödül aldıklarını sitemizde yayınladık; ancak okuma özürlülerin bunu kavrayamayacaklarını düşünemedik.

Tören salonuna gelip ev sahibinden izin alma inceliğini bile gösteremeyen web sitelerinin sadece belli bir ödül sahibini parlatmak için yaptıkları korsan çekime meslekdaştırlar olur o kadar diyerek teammüden sessiz kaldık.

Yine izinsiz ve küstahça kürsümüze konulan mikrofonu koyanların tecrübesizliklerine vererek yerinden almaları konusunda ilgisizlerini uyarmadık.

Aralarında ödülü alıp pek memnun olan ama kimden aldığını söyleme gereği duymayan da çıkmış olabilir, onları da hoş gördük.

Velhasıl biz bunları başaramadık.

Şimdi itirafta ettik.

Başardıklarımıza gelince;

Onları uzun yazmayacağım.

Sadece diyeceğim ki;

Hodri meydan.

Ben üç tören sonra bu etkinliği anılarıma devredeceğim.

Aynı koşullar ve aynı felsefe ile buyurun gelin bayrağı size bırakayım.

Ama ilk etkinlikte zoru görüpte ‘’Ben aydım bu işten caydım ‘’demece yok.

Artık yazıyı neden yazdığıma gelebilirim;

Şahsıma yapılan eleştirileri önce bir tartarım; ders almam gerekenleri kaydeder, işkembe-i kübradan sallananları sahibi alsın da çemkirişi ziyan olmasın bir başka yerde kullansın diye iade eder, Özür dilemem gerekenler varsa da hiç gocunmam gider yüzüne dilerim özrümü.

Amma;

Eleştiri  bir projeme geliyor ve içinde hal ve had bilmezlik barındırıyorsa ütüne bir de ona emek veren onlarca kişinin hiçbir maddi menfaat gözetmeksizin helal ettikleri geceli gündüzlü uğraşların kul hakkına giriyorsa o zaman iş değişir;

Kalemim sazım olur.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar da bu değişiklikten nasiplerini alırlar.

Her hangi bir çabayı eleştirebilmek için onun hangi koşullarda ve neden yapıldığını bilmek gerekir.

Bilinemiyorsa da en azından susmak gerekir.

Ha susulamıyor mu?

Eh o zaman da aşağıda ki paragraflardan zor da olsa ders çıkartılır.

Fark Yaratanlar ödül Törenleri aylarca süren bir çalışma emekle pişirilerek sahneye konulan, amacı sadece ve sadece kurum ve kişileri iştigalleri konusunda cesaretlendirmek ve onurlandırmak olan bir  sosyal sorumluluk projesi.

Biz kendi aramız da adına HER DEĞER BİN EMEK diyoruz.

Yani bazılarının sandığı gibi profesyonel bir etkinlik değil.Zaten tadı da,lezzeti de bu amatörlüğünde.Malum profesyonellik bir bedel karşılığı verilen uğraştır.

Bizim ki bedel ödeten cinsten.

Amacına gelirsek; o da son derece basit,açık ve tek.

 Ulaşabildiğimizce kentimizde ki sivil toplum örgütlerini ve kıymetli işler yapan kişileri bulup onları motive etmek,birbirleri ile tanışmalarını sağlamak ,Bursa’da dernek faaliyetleri hakkında farkındalık oluşturmak ,özel insanları da özel insanlarla tanıştırmak,(Kaldı ki bu yıl Ankara ve İstanbul’dan da ödül sahiplerimiz vardı)İşin içine kesinlikle magazinsel bir boyut katmadan sivil toplum örgütlerinin kendilerini tanıtabilmeleri ve etkinlikleri konusunda kamuoyu oluşturabilmelerini sağlamak.

Proje ilk aklıma geldiğinde kendi ilkesini kendi koydu.Dedi ki,

Fark Yaratanlar ödülleri, kuruluşları kesinlikle kategorize etmek amacını taşımayacak, ödül verilecek sivil toplum kuruluşları birincilik,ikincilik,üçüncülük gibi herhangi bir sıralamaya tabi tutulmayacaklar,hele 'En'asla olmayacak.Amatör başlayıp amatör devam edecek ve yine amatör heyecanı ile son bulacak.

Öyle de oldu…

Ez cümle; biz her türlü olanaksızlığa rağmen yaptığımız etkinliklerimizde maksadın hasıl olduğunu bizzat ödül sahiplerimizden gözlerinden okuyup anlar olduk.

Elbette herkesin bu ayrıntıları bilmesini ve yorumlarını sağduyu parantezine alarak yapmasını bekleyemeyiz.

Ancak bazılarımızda şu fikir sahibi olmadan bilgi ve görüş sahibi olma takıntısı var ya

İşte o çok fena.

Evet insan her şeyi bilmeyebilir.

Ama şu had yok mu had?

İşte onu bilmemek büyük  eksiklik.

Fark yaratanlar organizasyonunun  başarısızlıkları üzerine sosyal medya da kör kör gözüm parmağına mealinden yorumlar yapanlara ‘Gel bu sene sana da ödülümüz’’var deseydik haddim mi diye düşünmeden koşa koşa gelenleri muhakkak olurdu da…

İşte biz böyle beceriksiziz; akıl edemedik o mühim şahsiyetleri onurlandırmayı, ödülleriyle medya ya(!) sırıta sırıta pozlar verdirebilmeyi.

Artık ne çare?

Sütre gerisinden atılan taşlara razı olacağız;hakkettik bunu.

Dilerim onların da taşlanacak bir ağaçları olur.

Gerçi bizim ağacın meyvelerinden bir yiyebilseler,

Taşları bağlarlar ama…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.