Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Basın Bayramı

Yazının Giriş Tarihi: 25.07.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 25.07.2019 00:00

Önceki gün Basın Bayramıydı…

Türkiye’nin Gazetecilik tarihinde önemli bir yeri olan 24 Temmuz ‘Gazetecilik ve Basın Bayramı’ olarak kutlanıyor.

Türk Basınında sansürün kaldırılışı anlamına gelen ve yıllardır kağıt üstüne de olsa kutlanan bir bayramdır.

Kısaca tarihçesine bakacak olursak;

Osmanlı İmparatorluğu zamanında çıkan tüm gazeteler sansür memurlarının kontrol ve denetiminden geçtikten sonra yayınlanıyordu. Türk basınında sansürün ilk uygulandığı tarih ise 10 Mayıs 1876’dır. 24 Temmuz 1908 tarihinde İkinci Meşrutiyet yürürlüğe girdikten sonra bu uygulamaya son verilmiş ve  günümüzde “sansürün kaldırılması” olarak adlandırılmış.

 10 Haziran 1946 yılında kurulan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, bir basın günü oluşturmayı planlayıp, Türkiye’de ilk gazetenin çıkış tarihine göre düzenlenmesi planlanan bu güne “Basın Bayramı” adı verilecekti. Ancak ilk gazete konusunda çeşitli görüşler bulunduğundan dolayı bir görüş birliği sağlanamamış, daha sonra Falih Rıfkı Atay tarafından bayramın her yıl 24 Temmuz tarihinde kutlanılması fikri ortaya atılmış ve bu fikir kabul edilerek o tarihten beri Basın Bayramı olarak kutlanıyor.

Haber alma ve kamuoyuna haber verebilme hakkını özgürce kullanabilmesi için basın çok önemli bir etkendir.

Yasama, Yürütme ve Yargı’dan sonra 4.büyük güç olan basın, ne yazık ki istenilen konumda değil, o konuma da gelmedi, gelemedi.

Çünkü her ne kadar 24 Temmuz’da sansür ve baskı uygulamaları kaldırıldı desek bile ve bunu Basın Bayramı şeklinde her yıl kutlasak da diğer çoğu günler ve bayramlar gibi sadece kağıt üstünde olan bir bayramdan öte bişey değildir.

24 Temmuz 1908’de sansür kaldırıldı, ülkemizde ve dünyada basın dediğimiz olgu ne kadar özgürdür.

İşte bunun tartışılması gerekir.

Üzerinden 111 yıl geçmesine rağmen basınımız, bana göre ve toplumun geneline göre bir ileri iki geri misali bir türlü özgür olamadı.

Basının özgür, bağımsız olması, 'haber alma hakkının' tam ve doğru olarak gerçekleşmesi, o ülkenin demokrasisinin sağlıklı işlemesi, ülke gerçeklerinin kamuoyuna tüm çıplaklığıyla yansıması, 'insanca yaşam' açısından en önemli haktır.

Özgür basın kavramını tam anlamıyla yaşayamadık. Medya organlarının bir kısmı bir tarafı tutarken diğer kısmı karşı tarafı tutmaya devam ediyor.

Halbuki öyle olmamalı!

Asıl ismi basın olan ve günümüzde medya olarak adlandırılan bu kuvvet toplumu ve kamuoyunu ilgilendiren olaylara yönelmeli ve halkın haber alma hakkını olduğu gibi halka ulaştırmayı görev edinmekten başka hiç bir oluşumda yer almamalı.

Özgür basın kavramını dünyanın her yerinde olacak şekilde yerine getirmeli.

Ancak basının hür ve bağımsız olması demek, her şeyin söylenebildiği, standartları olmayan, etik değer taşımayan bir basın demek değildir.

Günümüzde de çokça rastaladığımız etik değeri olmayan sadece karalama ve toplumu yanıltıcı bilgilerle gazetecilik yaptığını sanan bir çok kişi veya kişilerle karşılaşıyoruz.Gazetecilik ve basın hür olmalı ama etik de davranmalı…

Bu bağlamda demokratik sistemin vazgeçilmez unsuru olan basın, bir karşılık beklemeden toplumun sesi olmalı…

Basın, her türlü toplumsal değerlere, hukuka ve basın meslek ilkelerine uygun bir biçimde kamuoyunu yaşanan gelişmelerden haberdar edip, bilgilendirmeli…

Basın, meslek gereği kimsenin emrinde olmadan, cesur ve erdemli davranmalı…

Dünyanın aynası olan basın için, Mustafa Kemal Atatürk de şu sözleriyle destek vermiştir.

Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hülâsa bir milletin hedef-i saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.

Bu özellikleri taşımayan, çıkarlara göre hareket eden bir basının toplum nezdinde pek bir öneminin olmadığının altını çizerek daha güçlü, daha özgür, daha nitelikli medya dünyasının varolması ve yaşaması tek başına medyanın bir sorunu olmadığı gibi, toplumsal ve evrensel bir sorun olarak da karşımıza çıkmaya devam edecektir.

Son olarak tüm basın emekçisi meslektaşlarımın bu günlerini kutluyor, sansürsüz ve daha özgür günler diliyorum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.