Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Başbakan asan devlet!

Yazının Giriş Tarihi: 29.05.2019 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.05.2019 00:02

Dünyanın pek çok ülkesinde demokrasi için savaş veriliyor. İnsanlar, mutlu, huzurlu ve güven içinde, hür olarak yaşama adına hayatlarını ortaya koyuyorlar. Silahlara direniyorlar. Can alıp, can veriyorlar.

Dünyada, insanların toplu taşamaya başlaması, kabile ve göçebe toplumdan yerleşik düzene geçilmesiyle beraber, insan arasındaki ilişkilerin belirlenmesi adına bir takım yönetim şekilleri geliştirilmiş. Mesele, krallık. Kabilenin büyüğü kendisini kral ilan etmiş. Nüfus çoğaldıkça, savaşçı toplum olarak diğer küçük aile ve kabilelere saldırılarla, topraklar genişletilip, bugünkü yönetim şekli geliştirilmiş. İnsanlar, için insanların kendi seçtikleri idareciler tarafından yönetilmesi amaçlı idare şekline ise demokrasi deniliyor. Gerçi, dünyada bugün krallıkla yönetilen bazı ülkelerde bile demokrasi varlığından söz ediliyor. Örnek, Portekiz, Belçika ve İngiltere. Bu ülkelerdeki söz demokrasi dünyaya örnek yönetim şekli olarak lanse ediliyor.

Bilen biliyor, bilmeyen ise yutup, birde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldukları içinde ver yansın edip konuşuyorlar.

Türkiye’de 23 Nisan 1920 tarihinden bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından itibaren demokratik gelişim ve demokratik yönetimden söz edilir. Bu durum, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyeti’nin ilanı ile taçlandırılmıştır.

Fakat gelin görün ki, 1960 senesinde yapılan bir askeri darbe ile ülkemizdeki demokrasi askıya alınmış ve bu ülkenin Başbakanı ile iki bakanı darağacına gönderilip idam edilmiş. Sonrasında bu darbe tarihi, yani 27 Mayıs 1960 darbesinin yapıldığı tarih, 1961 yılında hazırlanan Anayasa ile Anayasa ve Hürriyet Bayramı olarak senelerce kutlandı. Ben, çocukluğumda hatırlıyorum, rahmetli babam Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği tarihte yani 27 Mayıs tarihinde kutlanan Anayasa ve Hürriyet Bayramını kabul etmez, “bu bayram değil, insanlara zulüm edenlerin işkenceci devlet yönetimi” diye konuşuyordu.

Ülkemiz, geçmişte işte böylesine bir zihniyet ile yönetilmiş. Başbakanı darağacına gönderen yönetim, bu günü Anayasa ve Hürriyet Bayramı olarak kutladı senelerce. İnsanların asılması, kime ve kimlere nasıl bir hürriyet kazandırdı ise…

27 Mayıs tarihi yine geldi. Takvimlerin 27 Mayısı gösterdiği gün, bu kez demokrasi adına tepki gösterildi askeri darbelere. Tabi, bu tepkiyi, ülkemizdeki bütün siyasi partiler değil, sadece AK Parti teşkilatlarının da göstermesi gerçekten üzücü. Hani, siyasi partilerin var olma sebeplerinin en başında demokrasi geliyor ya, onun için hatırlatıyorum. Başbakanın asılmasına yol açan, demokrasiyi rafa kaldıran bir darbeyi kınamadan o günü geçiştirmek acaba hangi siyasi görüşe puan kazandırır?

Neyse, ülkemizdeki demokrasi ve insan hakları, milli devlet ve güçlü iktidar söylemleriyle dikkat çeken AK Parti, bu kara günü hatırladı. Unutmak isteyen ve unutturmak isteyenlere de bir güzel hatırlattı.

AK Parti Bursa Başkanlığı 27 Mayıs 1960 Darbesi'nin vicdanlarda açtığı yaraların unutulmaması için 15 Temmuz Demokrasi Meydanı'nda toplandı. Katılımcılar adına açıklamada bulunan AK Parti Bursa İnsan Hakları Birim Başkanı Eşref Kurem, 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi'nde vesayet odaklarının oluşturdukları baskı rejimiyle temel hak ve özgürlükleri hiçe sayarak toplumu sindirmeye çalıştığını belirterek, "Türk milletini tepeden dizayn etmeye çalışan toplum mühendisliğinin temelleri, Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen ilk darbe olma özelliğini taşıyan 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi ile atılmıştır. Vesayet ve statükonun hüküm sürdüğü bir anlayışla gerçekleştirilen 27 Mayıs Darbesi, milli iradeden kopan bir zihniyetin ürünü olarak; demokrasiye, insanlığa ve vicdanlara yönelik büyük bir ihanettir" dedi.

Türkiye'de; koalisyonlara yenik düşen, istikrar sağlayamayan, milletin devlet için olduğu dönemlerin kapandığını kaydeden Kurem,27 Mayıs darbe tarihini hatırlatırken şöyle konuştu:

 "Yarım asrı aşkın bir süre geçmesine rağmen 27 Mayıs Darbesi'nin benzer senaryosu 15 Temmuz hain darbe girişiminde tekrar karşımıza çıkarılsa da milletimiz vakur duruşuyla bu kez bu oyuna izin vermemiştir. 2016 yılında gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı sokağa çıkan milletimizin önemli bir kısmında bu hadise zuhur etmiş ve necip milletimiz bir daha darbelere geçit vermemek için meydanlara dökülmüştür.

O zor gecede genç bir annenin; "Babam Menderes için ağladı, ben Turgut Özal için ağladım, çocuklarımın Recep Tayyip Erdoğan için ağlamasına izin vermeyeceğim!" demesi bu toplumsal tecrübenin açık bir örneğidir. AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, demokrasi düşmanı şer odaklarına milli iradenin gücüyle en sert cevabı vermiştir.

Demokrasimizin ve özgürlüklerimizin daim olması adına başta Adnan Menderes ile Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan olmak üzere tüm demokrasi şehitlerimizi ve onları şehit eden demokrasi düşmanlarını unutmadık, unutmayacağız. 27 Mayısların, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların, 15 Temmuzların bir daha asla yaşanmamasını temenni ediyor ve darbe dönemlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmetle, minnetle anıyoruz."  

Başta, şehit başbakanımız Adnan Menderes olmak üzere, bakanlarımız Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan olmak üzere bu ülke için bu milletin özgürlüğü için, demokrasi için görev yapan bütün şehitlerimize Allah rahmet eylesin.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.