Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bakışları terbiye etmek

Yazının Giriş Tarihi: 28.12.2018 00:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.12.2018 00:07

Bakışların terbiyesi insanın terbiyesi kadar zordur. Çünkü bakmayı engellemek kolay kolay mümkün olmaz. Göz kapaklarınızı indirmeniz gereken yerde indirmezseniz, açmanız gereken yerde açmazsanız nasıl ve niçin bakılacağını bilmezseniz kayıp edersiniz. Çünkü bakışlarında bir ahlakı ve edebi var.  Nasıl ki ticaretin bir ahlakı var, konuşmanın oturmanın, kalkmanın, yürümenin durakta otobüs beklemenin dahi, fatura kuyruğunda durmanın yemek yemenin su içmenin yani her şeyin bir ahlakı var elbette ki bakışında bir ahlakı var. 
Bakışlarda ki ahlak göz kapaklarının kilididir. Bu olmaz ise bakılan insanın hakkına girilmiş olunur. Bakışlarla kendini baskı altında hisseden insan ezildikçe ezilir, üzüldükçe üzülür; kul hakkına girilir. 
Bir bakışta vardır ki, dost gibi, dostça bir bakış; sevgiyle ve muhabbetle bir bakış… Güven verir böyle bir bakış size; arkanızda bir dostunuz olduğunu hissedersiniz. Mutluluk akıverir  kalbinize. Duyduğunuz güvenle huzurun ucundan tutuverirsiniz duygularınızla. 
Sevindiğiniz çok zamanlar bile olur  bir bakış nedeniyle. 
Dilden önce beklediğiniz cevabı bakış verir. Sonrası alimallah dersiniz. 
Kulaklarınızı ümit ettiğiniz şeyleri duymak için açarsınız. Çünkü bilirsiniz ki bakışlar yalan söylemez, güzel bir bakıştan sonra dil çirkin söz söylemeye hayâ eder. 
Bazen göz bakarken, sizden bir şey beklercesine bakıverir. Bu sefer sizin ümit olmanızın sırası gelmiştir bile, mazlum,   garip fakir fukaranın bakışı gibi, boğulmak üzere olanın, derdine derman arayanın bakışı gibi... 
Bazen öfkeyle bir göz atıverilir üzerinize; kurşun atılmışçasına yıkılırsınız. Sonra uzun uzun anlatılır bakışlarla anlatılmak istenen şeyler; söz sukut eder, siz anlamamış gibi davranamazsınız. Zaten işin ciddi olduğunu anlatmak içindir bir kelime bile etmeden uzunca bakıvermek...
Bazen olur ki boş boş bakılır. Aslında buna bakmakta denmez ya!  Çünkü böylelerinin fırtınaları içten içe kopuyordur. Yani bu bakışın muhatabı insanın kendisidir. Yani bakış içten içedir.
Gözden uzak ettiğiniz özlemlerinizi gönlünüzden kovuverirsiniz. Istırapların ve masumiyetlerin gölgesi düşer gözünüze. Dağların ötesini görmek için derin derin bir o kadar duyguyla bakıverirsiniz.

Kanadı kırık bir kuş. Mazlum ve mahzun bir insan gördüğünüzde gözlerinizin bebeği büyüyüverir. Bir çocuğun ağlayışına şahit olduğunuzda umursamazlıklarınız ölüverir, yıllarca semirttiğiniz, büyüttüğünüz nefsiniz ve enaniyetiniz aklıselime boyun eğer.  
Bir bakış vardır ki o gözü verenin  her şeyimizi bize bahşedenin emrinden başkasını bilmeyen bir bakış. Masum, ümmi ve   saf bir bakış. Bu “bilmeden” değil, bilerek bir bakıştır.

İşte bakışın terbiye ediliş şekli budur. 
Mürebbisi Allah olan bir bakıştır bu.

İnsandır hata işler ancak kula kulluk yakışır Yaratan’ın terbiyesine girmek yakışır.

Bu nedenle insanın melekût yönü nefsanî karanlığına dönerek haykırarak der ki:   

Tebessüm dahi sadakayken çatma kaşını; sadaka vermek varken girme kul hakkına…

Dostça bakıver, düşman olma insana. Asıl düşman nefsin ve şeytandır…

Bakışların hüsn-ü zan ahlakıyla güzelleştir. Su-i zanla çirkinleşme; çirkin olunca çirkinliklerden başkasını göremezsin çünkü. 

Yere secdenin penceresinden bak! Ora da kendi acziyetini gör! Hamurunla bir daha bir daha yoğrul ve seni yaratanın noksanlıklardan münezzeh olduğuna şahadet et!  

Zenginliğin, makam ve mevkiin sisli havasını dağıt, fanilik iksirini yudumla; fakirin aslında senden zengin olduğunu gör! Ver yanındaki emaneti tevazu ahlakiyle süslenerek…  

 
     O Allah ki göze der ki;

     Bakma harama! 
     Tesettürü giydir gözüne! 
     Edebi kuşan! 
     Sana ait olmayanın hakkına girme! 
     Senin olmayana seninmiş gibi bakma! 
     Senden olmayanın iffetini kem gözlerinle kirletme!
     Kalbini kirletme!
     Gözünle zulmetme! 
     Gözün’e zulmetme! 
     Gönlüne oku saplayıp öldürme masumiyet sahiplerini! 
     Kimseyi rahatsız etme!
     Bakışlarınla nefsine davetiye gönderme! 

     Bakılacaksa,  Yetime bak, öksüze bak, fakiri görmemezlik etme!

     Mazluma ve mahzuna bak, çaresize, enam dileyene bak!

     Anana babana bak.  Yaşlıya yolda kalmışa, darda kalmışa bak!

     Komşuna bak, akrabanın hakkını gözet! 
      Derki Allah:  Başını kaldır da gökyüzüne bak; hiçbir bozukluğun ve düzensizliğin olmadığını gör ve ibret al. Bir daha bir daha bak…  Eğ nefsinin başını yere,  tevazuuyla eğilince birde kendine bak: "Ben niye yaratıldım" diye. 
    Allah ilk önce gözleri açar, görmeyi ve bilmeyi öğretir. Sonra gözlere Tesettürü giydirir, haramı nehyeder.   Yani Allah ilk önce bakışları sonra bakılanı terbiye eder vesselam…

    Selam ve dua ile…
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.