Yaşını başını almış bir meslektaşımız durduk yere benimle uğraşıp hedef göstermeye gayret etmiş. Tabi ki, hayatta hiç bir şey durduk yere olmaz. Benimle bugüne menfi ya da müspet hiç bir diyalogu olmayan bu beyefendinin derdi ya da hesabı ne henüz bilmiyorum ama meslek etiğini de hiç önemsemediği ortada. Kendisine 6 Ağustos'ta gönderdiğim cevap mailimi köşesinde yayımlamadığı gibi tenezzül edip bana dönüş bile yapmadı. Yani ben çamurumu atarım ama arkasında durmam, duramam diyor her halde.

Mevzuyu açalım

28.07.2016 tarihinde yayımlanan Olay Gazetesi'nde, köşe yazarı İsmail Öztat, "Cemaatçi SİAD'lar" başlıklı köşe yazısında kasıtlı olarak adımı geçirmiş ve şahsımı FETÖ üyesi gibi gösterme gayretine girmiştir.

Bu şahıs beni hiç tanımadığı için TRT Bursa temsilciliği görevim sürecinde bunlarla yaşadığım kavgalarımı ve onları kollayan Bülent Arınç ile gerçekleşen tartışmalarımı ve nihayetinde iki yılın sonunda verdiğim istifamı da bilmiyor.

En baştan şunu peşinen ifade edeyim: "Bak İsmail Efendi! Senin düşündüklerin ya da yazdıkların hiç ilgimi çekmiyor ama seni bu konuda kimin yönlendirdiği çok ilgimi çekiyor. O yüzden bana o ismi vermeni istiyorum. Bütün derdim bu. Bir de, meslektaşın olarak sana her anlatılanı araştırmadan yazmamayı da öğretirsek, o da ayrı bir kazanç olur."  

Bu beyefendi, 1 Ağustos ile 18 Ağustos arasında köşesine tek bir yazı bile koymadığı için bugüne kadar iyi niyetle bekledim. Belki dedim ilk yazısında küçük bir özür ya da düzeltme yapar da art niyetli olmadığını gösterir ama maalesef bunların hiç biri yapılmayınca kendi köşemden cevap vermek zorunda kaldım.

Cevap hakkı yazım

Olay Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğüne ve ilgili köşe yazarına cevap ve düzeltme talebiyle 6 Ağustos'ta gönderdiğim yazıyı aşağıda aynen yayımlıyorum:

FETÖ'cü SİAD'ların ele alındığı yazıda bir dönem benim de çalıştığım Radyo Şimşek'ten bahsedilirken şu ifadelere yer verilmiştir:

"BUGİAD üyelerinin hissedar olduğu bir de Radyo Şimşek adıyla yayıncılık süreçleri vardı. Özkan Özipekliler‘in yönettiği; Cihat Özkan ve Atakan Polat’ın yayın müdürlüklerini yaptığı radyoda, “Fethullah Gülen Hoca Efendimiz” söylemleri kesin buyruktu. Dahası… Radyoda ve çevrelerinde bulunan gençler, dullar ve boşanmışlar, Cemaat üyeleri ile evlendirilirdi. Dinleyicilere ise Mehmet Benli’nin Sansiro marka parfümleri dağıtılırdı."

Sayın Öztat, öncelikle ben o radyonun imza yetkili genel müdürüydüm ve tamamen profesyonel olarak işimi yaptım. Bu görevi kabul ederken öne sürdüğüm şartlarım kabul edildiği için radyoyu kendi doğrularıma göre yönettim. Örneğin işe başladıktan bir kaç ay sonra cemaat (FETÖ) mensubu iki çalışanın görevine son verdim. (Bir tanesi de yönetim kurulu üyelerinden birinin eşiydi. Hatta daha sonra sizin yönettiğiniz televizyonda uzun süre programcı olarak çalıştı.)

Sayın Öztat, söz konusu radyodan 2005 yılında ayrıldığım halde, bahse konu yazınızda bu önemli detayı es geçerek, (aradan geçen 11 yıla rağmen!) beni yakın döneme kadar o radyoda çalışmışım gibi gösterme gayretinizi şaşkınlıkla karşıladım. Ayrıca benim yönettiğim, müzik ve haber ağırlıklı yayın yapılan dönemde bir tane bile “Fethullah Gülen Hoca Efendimiz” söylemi ya da propagandası yapıldığını ispat edin ben bu mesleği bırakırım. Peki ya siz Sayın Öztat, bir meslektaşınızı haksız yere hedef göstermeye çalıştığınız ve ispatı mümkün olmayan ithamlarınızdan dolayı kaleminizi asacak mısınız?

Sizi kimler bilgilendirdi bilmiyorum ama o radyoyu yönettiğim dönemde benim ekibimde sizin kız arkadaşınız da haber spikeri olarak çalışıyordu. Bir sonraki yazınızda onun da adını yazarak hedef gösterecek misiniz? Yine o tarihte ben bekardım ve sizin uzun süredir birlikte olduğunuz kız arkadaşınız da evli değil idi. Ona sorun bakalım hiç kendisini evlendirmek için bir girişimim olmuş mu? Madem radyoda o tarz bir faaliyetimiz vardı, ben neden cemaatten birisiyle evlenmedim? Bakın beyefendi, yazdığınız satırlarda sadece işini yapan bir meslektaşınızı muhabbet tellallığıyla suçladığınızın farkında mısınız?

Yazdığınız tek doğru var o da (alınan sponsorluk ücreti karşılığında) Sansiro marka parfüm dağıttığımız ama yine o dönemde bu parfümlerden Olay FM'in de dağıttığını bilmiyor musunuz?

Sonuç olarak, yazınızdaki Cihat Özkan vurgusunu çok garipsedim. Dikkat edin, ya yanlış yönlendiriliyor, ya da art niyet taşıyorsunuz.

Hukuki haklarım saklı kalmak üzere, cevap hakkımın gazetenizin aynı bölümünde yayımlanmasını talep ediyor, saygılarımı sunuyorum.