En sık rastlanan kanser türlerinden biri olan kalorektal kanser ve diyet arasındaki bağlantıdan bahsetmek istiyorum bu makalemde sizlere.
Kolorektal kanser dendiğinde hem kalın bağırsağın son kısmı yani rektum adı verilen bölümü, hem de diğer bölümleri anlaşılır.
Özellikle yaşlılarda görülen bu kanserin oluşmasında genetik yatkınlığın yanı sıra diyetin de çok önemli rolü vardır.
Pek çok çalışmada kırmızı et tüketimi ile bu kanser arasında yakın bir bağlantı olduğu ortaya konmuştur. Hatta kısa adı WHO olan Dünya Sağlık Örgütü işlenmiş etin kanserojen maddeler arasında olduğunu açıklamıştır.
Kırmızı et doğrudan doğruya kanser riskini artırır. Kırmızı eti fazla tüketme eğiliminde olan kişiler genellikle sebze, meyve ve lifli gıdaları az tüketme eğiliminde olan kişiler olduğu için risk artışı dolaylı şekilde de gerçekleşir.
Yakın zamanda yapılmış olan çalışmalar günlük 100 gramdan fazla kırmızı et tüketenlerde kolorektal kanser riskinin yüzde 12 - 17 daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Kısa adı IARC olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı günlük 50 gram işlenmiş et tüketenlerde kolorektal risk artışının yüzde 18 olduğuna dair bir çalışma yayınlamıştır.
Kısa adı ACS olan Amerikan Kanser Cemiyetine göre sebze, meyve ve liften zengin gıdalarla beslenenlerde kolorektal kanser riski çok azalmakta.
Kaliforniya'daki Linda Üniversitesi dört grup olarak tanımladığı bitkisel ağırlıklı beslenme ile kolorektal kanser riskinin azaldığını açıklamış bulunuyor. Bu dört grup şu şekilde tanımlanmış:
1. Asla hayvansal ürün tüketmeyenler, yani veganlar.
2. Hayvansal ürün olarak sadece süt ve yumurta tüketenler, yani lakto-ovo vejetaryanlar.
3. Hayvansal ürün olarak sadece deniz ürünleri tüketenler, yani pescovejetaryanlar.
4. Hayvansal ürün olarak daha ziyade balık, daha az miktarda da kırmızı et tüketenler, yani yarı vejetaryenler.
Rengarenk meyve ve sebzeler antioksidan adı verilen maddeler bakımından çok zengindirler. Bu maddeler kanser dahil pek çok kronik hastalığın oluşmasında temel etken olan kronik mikropsuz iltihap (kronik inflamasyon) sürecini yavaşlatırlar.
Boston'daki Dana- Farber Kanser Enstitüsünün kılavuzlarına göre tedavi edilmekte olan kalın bağırsak kanserli hastaların renkli sebze ve meyveleri tüketmeleri, bu şekilde bağışıklık sistemlerini güçlendirebilecekleri önerilmiştir.
Yapılan pek çok çalışmaya göre lifli gıda tüketimi tedavi edilmekte olan kalın bağırsak kanserli hastalarda kanserin tekrarlama riskini azaltmakta, hayatta kalma süresini uzatmaktadır.
Kahve tüketiminin kalın bağırsak kanserinin tekrarlama riskini yarı yarıya azalttığına dair çalışmalar vardır.
Günde 57 gram ve üstündeki çerez tüketiminin de hem kalın bağırsak kanserinin tekrarlama riskini hem de bu kanserden ölüm riskini yarı yarıya azalttığına dair bir çalışmadan bahseden makalemi de yakın bir zamanda paylaşmak istiyorum.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Dr. Cemal Nuri GÜRBÜZ
Bağırsak kanseri ve diyet
En sık rastlanan kanser türlerinden biri olan kalorektal kanser ve diyet arasındaki bağlantıdan bahsetmek istiyorum bu makalemde sizlere.
Kolorektal kanser dendiğinde hem kalın bağırsağın son kısmı yani rektum adı verilen bölümü, hem de diğer bölümleri anlaşılır.
Özellikle yaşlılarda görülen bu kanserin oluşmasında genetik yatkınlığın yanı sıra diyetin de çok önemli rolü vardır.
Pek çok çalışmada kırmızı et tüketimi ile bu kanser arasında yakın bir bağlantı olduğu ortaya konmuştur. Hatta kısa adı WHO olan Dünya Sağlık Örgütü işlenmiş etin kanserojen maddeler arasında olduğunu açıklamıştır.
Kırmızı et doğrudan doğruya kanser riskini artırır. Kırmızı eti fazla tüketme eğiliminde olan kişiler genellikle sebze, meyve ve lifli gıdaları az tüketme eğiliminde olan kişiler olduğu için risk artışı dolaylı şekilde de gerçekleşir.
Yakın zamanda yapılmış olan çalışmalar günlük 100 gramdan fazla kırmızı et tüketenlerde kolorektal kanser riskinin yüzde 12 - 17 daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Kısa adı IARC olan Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı günlük 50 gram işlenmiş et tüketenlerde kolorektal risk artışının yüzde 18 olduğuna dair bir çalışma yayınlamıştır.
Kısa adı ACS olan Amerikan Kanser Cemiyetine göre sebze, meyve ve liften zengin gıdalarla beslenenlerde kolorektal kanser riski çok azalmakta.
Kaliforniya'daki Linda Üniversitesi dört grup olarak tanımladığı bitkisel ağırlıklı beslenme ile kolorektal kanser riskinin azaldığını açıklamış bulunuyor. Bu dört grup şu şekilde tanımlanmış:
1. Asla hayvansal ürün tüketmeyenler, yani veganlar.
2. Hayvansal ürün olarak sadece süt ve yumurta tüketenler, yani lakto-ovo vejetaryanlar.
3. Hayvansal ürün olarak sadece deniz ürünleri tüketenler, yani pescovejetaryanlar.
4. Hayvansal ürün olarak daha ziyade balık, daha az miktarda da kırmızı et tüketenler, yani yarı vejetaryenler.
Rengarenk meyve ve sebzeler antioksidan adı verilen maddeler bakımından çok zengindirler. Bu maddeler kanser dahil pek çok kronik hastalığın oluşmasında temel etken olan kronik mikropsuz iltihap (kronik inflamasyon) sürecini yavaşlatırlar.
Boston'daki Dana- Farber Kanser Enstitüsünün kılavuzlarına göre tedavi edilmekte olan kalın bağırsak kanserli hastaların renkli sebze ve meyveleri tüketmeleri, bu şekilde bağışıklık sistemlerini güçlendirebilecekleri önerilmiştir.
Yapılan pek çok çalışmaya göre lifli gıda tüketimi tedavi edilmekte olan kalın bağırsak kanserli hastalarda kanserin tekrarlama riskini azaltmakta, hayatta kalma süresini uzatmaktadır.
Kahve tüketiminin kalın bağırsak kanserinin tekrarlama riskini yarı yarıya azalttığına dair çalışmalar vardır.
Günde 57 gram ve üstündeki çerez tüketiminin de hem kalın bağırsak kanserinin tekrarlama riskini hem de bu kanserden ölüm riskini yarı yarıya azalttığına dair bir çalışmadan bahseden makalemi de yakın bir zamanda paylaşmak istiyorum.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.