Dünya, tarihte görülmemiş bir pazarlığa tanıklık ediyor. Bir yanda çoluk çocuk, bebek ve sivil demeksizin en ahlaksız şekilde canlar alan bir terörist Bağdadi. Öte yanda Suriyelilere ev sahipliğinde bile Dünya'ya insanlık dersi veren Recep Tayyip Erdoğan.

Ortadoğu çukuru aynı zamanda bir can pazarı. Kimsenin girmeye cesaret edemediği, girenlerin battıkça battığı bir çukur. İslam ülkesi ünvanını elinde tutan Arap Devletlerinin nasıl emperyalizme köle olduklarını seyrettiğimiz herşeyin ucuz olduğu bir pazar, Ortadoğu. Ve bugün ölen bir teröristi öldürdüğü için böbürlenen Amerika, aslında dün onu nasıl beslediğini ve büyüttüğünü ucuzca gizlemek istiyor. Peki, diğerleri ile olan görüşmeler ve devam eden pazarlıklarda bitecek mi? İşte tam da burada Recep Tayyip Erdoğan ismi çok kritik bir isim!

***

Ulusal ve uluslararası konjonktürde yazılar, milli uyanış adına olmazsa olmazlarımızdan olmalı. Banka faizinde yatarak büyüyen dövizlerinizi rahatsız ettiğimin farkındayım! 15 Temmuz kanlı ihanet girişimi aslında ülkenin uyanışı adına önemli bir dipnottur. Çok fazla uzun olmayan bir süreçte daha kanlısı ile yüz yüze kalacağımızı şimdiden ifade etmem gerekiyor. Ankara, Amerika'nın sinsi çocuğu Mike Pence ile oturduğu masanın hesabını daha iyi yapmalı. Pence gelmeden hemen önce rahatsızlanan Devlet Bahçeli ile Meral Akşener hususlarını da iyi değerlendirmek gerekiyor. Milliyetçi cepheyi kimler istemiyor?

Türkiye'nin artık Kuzey Irak diye bir sorunu yok. Rusya ile varılan anlaşma bunu doğruladı. Ancak yeni doğan sorunumuz Kuzey Suriye, hepimize hayırlı olsun. Hristiyan alemi NATO kozunu ve iç müdahale maddelerini masaya yatırarak Türkiye'ye akıllı oyna dedi. Sonuç, 2020 Temmuz'unda veyahut Kasım ayına kalmaksızın çok partili bir süreç doğuracak erken seçim. Belki Cumhurbaşkanı, yine Recep Tayyip Erdoğan olacak. Ama asla Başkanlık sistemi istenildiği gibi hızlı, güçlü ve milli kararlar veremeyecek. Parlamento o kadar çok uluslu olacak ki, siz bile bayrakları ve o bayrakları taşıyanları takip etmekte zorlanacaksınız!

***

Yukarıda yarım bıraktığımız cümleyi devam ettirerek yazıya son vermek istiyorum. Şöyle geriye doğru biraz düşünün. Neden Türkiye sürekli dış gündemlerle meşgul ediliyor? Son 20 yılı ve gelecek 50 yılı inşa eden Ak Parti neden çok yıprandı ve yozlaştı? Milliyetçi Hareketin kalesinde neler oluyor? Neden MHP ısrarla bölünmeye çalışılıyor? Refah Partisi'nden neden Ak Parti doğdu? Ve neden Ak Parti paramparça oldu? İşte tüm bu soruları sorduğumuzda dünden bugüne gelip, yarına koştuğumuzda daha net anlıyoruz herşeyi. Turgut Özal, Türk Birliği dedi. Necmettin Erbakan, İslam Birliği dedi. Recep Tayyip Erdoğan bunun en sağlam adımlarını Türk Ordusu ile inşa etti. Ve şimdi de yerli milli sanayi ile Türkiye'yi koşturmaya devam ediyor.

Demek ki, Amerika için en tehlikeli isim olan Recep Tayyip Erdoğan aynı zamanda milletin son umudu. Peki, Erdoğan ne zaman uyanacak ve herşeyi yeni baştan inşa edecek? Yüzünü dış Dünya'dan Anadolu içine çevirecek?

Siz düşüne durun, ben biraz da yerel ekonomi ve politika gezileri gerçekleştireyim. Allah'a emanet olun.