Yaşlanma aslında damarların yaşlanmasıdır. Damarlar, hatta daha doğrusu damarların iç yüzeyi yıprandıkça o damarların beslediği organlar da yıpranmakta, yaşlanmakta.
Kalori kısıtlaması ile genç kalmak arasında bir bağlantı olduğuna dair gözlemler uzun yıllardan beri dikkat çektiği için bu bağlantının damar sağlığı ile ilgisi de doğal olarak merak uyandırmakta.
Örneğin farelerdeki saç dökülmesi ve kırışıklık gibi yaşlanma belirtilerinin kalori kısıtlaması ile geriye döndürebildiği görülünce bunun altında yatan gerçeklerin ne olduğuna yönelik çalışmalar hız kazanmış.
Aç bırakılan farelerin kanlarında beta hydroxybutyrate adı verilen bir molekülün arttığı görülmüş. Bu molekül uzun süren açlık dönemlerinde, düşük karbonhidratlı beslenmede ve ağır egzersizlerde karaciğer tarafından üretilen bir tür keton olup enerji ihtiyacını karşılamak üzere glukoz ( şeker ) yerine kullanılır.
Bu çalışmalar sırasında karşılaşılan ilginç durum şu... Beta hydroxybutyrate isimli madde hücrelerin iç tabakası olan endoteldeki hücrelerin bölünmesini ve dolayısıyla çoğalmasını uyarmakta. Hücrelerin çoğalması ise endotelin genç kalması, yani damarın genç kalması demektir. Açlık sırasında kanda artan söz konusu madde vücudumuzun genetik şifrelerini taşıyan DNA nın hasar görmesini de engellemekte.
Bir yandan damarların iç yüzeyindeki hücrelerin sürekli yenileniyor olması, bir yandan da DNA daki hasarın önlenmesi sayesinde yaşlanma süreci dahil olmak üzere kronik hastalıkların önlenmesi ya da en azından hafifletilmesinin önü açılabilir.
Bu bilgilerin ışığında Toledo Üniversitesinde yapılan ve 16 Ekim 2018 de The Journal Cell Reports isimli dergide yayınlanmış olan bir çalışmada açlık ve egzersiz sırasında kanda artan beta hidroksi butirik asit isimli maddenin hipertansiyonu düzeltebileceğine dair ümitlerin de doğmasını sağlamıştır.
Açlık ve egzersiz sırasında kanda artan maddenin öncüsü olan bir başka madde ile farelerde yapılan çalışmada bu maddenin önce karaciğerde beta hidroksi butirik asite dönüştüğü, oradan doğruca böbreklere gittiği anlaşılmış. Farelerde yapılan çalışmada bu öncü maddenin böbreklerdeki hasarı onarabildiği ve yüksek kan basıncının düzelmesine katkıda bulunduğu ortaya çıkmış.
Kalp, kan damarları, beyin ve diğer organ sistemlerinde bu maddenin nasıl bir etkisi olduğu da incelenmekte.
Şimdilik sadece farelerde yapılmış olan bu çalışmanın insanlarda nasıl bir sonuç vereceği, böbreğe faydalı olurken başka organlar için de yararlı olup olmayacağı merak edilmekte.
Özetle söyleyebilirim ki, egzersiz ve kalori kısıtlaması dolaylı bir biçimde sağlık için çok yararlıdır.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dr. Cemal Nuri GÜRBÜZ
Az kalori çok hareket
Yaşlanma aslında damarların yaşlanmasıdır. Damarlar, hatta daha doğrusu damarların iç yüzeyi yıprandıkça o damarların beslediği organlar da yıpranmakta, yaşlanmakta.
Kalori kısıtlaması ile genç kalmak arasında bir bağlantı olduğuna dair gözlemler uzun yıllardan beri dikkat çektiği için bu bağlantının damar sağlığı ile ilgisi de doğal olarak merak uyandırmakta.
Örneğin farelerdeki saç dökülmesi ve kırışıklık gibi yaşlanma belirtilerinin kalori kısıtlaması ile geriye döndürebildiği görülünce bunun altında yatan gerçeklerin ne olduğuna yönelik çalışmalar hız kazanmış.
Aç bırakılan farelerin kanlarında beta hydroxybutyrate adı verilen bir molekülün arttığı görülmüş. Bu molekül uzun süren açlık dönemlerinde, düşük karbonhidratlı beslenmede ve ağır egzersizlerde karaciğer tarafından üretilen bir tür keton olup enerji ihtiyacını karşılamak üzere glukoz ( şeker ) yerine kullanılır.
Bu çalışmalar sırasında karşılaşılan ilginç durum şu... Beta hydroxybutyrate isimli madde hücrelerin iç tabakası olan endoteldeki hücrelerin bölünmesini ve dolayısıyla çoğalmasını uyarmakta. Hücrelerin çoğalması ise endotelin genç kalması, yani damarın genç kalması demektir. Açlık sırasında kanda artan söz konusu madde vücudumuzun genetik şifrelerini taşıyan DNA nın hasar görmesini de engellemekte.
Bir yandan damarların iç yüzeyindeki hücrelerin sürekli yenileniyor olması, bir yandan da DNA daki hasarın önlenmesi sayesinde yaşlanma süreci dahil olmak üzere kronik hastalıkların önlenmesi ya da en azından hafifletilmesinin önü açılabilir.
Bu bilgilerin ışığında Toledo Üniversitesinde yapılan ve 16 Ekim 2018 de The Journal Cell Reports isimli dergide yayınlanmış olan bir çalışmada açlık ve egzersiz sırasında kanda artan beta hidroksi butirik asit isimli maddenin hipertansiyonu düzeltebileceğine dair ümitlerin de doğmasını sağlamıştır.
Açlık ve egzersiz sırasında kanda artan maddenin öncüsü olan bir başka madde ile farelerde yapılan çalışmada bu maddenin önce karaciğerde beta hidroksi butirik asite dönüştüğü, oradan doğruca böbreklere gittiği anlaşılmış. Farelerde yapılan çalışmada bu öncü maddenin böbreklerdeki hasarı onarabildiği ve yüksek kan basıncının düzelmesine katkıda bulunduğu ortaya çıkmış.
Kalp, kan damarları, beyin ve diğer organ sistemlerinde bu maddenin nasıl bir etkisi olduğu da incelenmekte.
Şimdilik sadece farelerde yapılmış olan bu çalışmanın insanlarda nasıl bir sonuç vereceği, böbreğe faydalı olurken başka organlar için de yararlı olup olmayacağı merak edilmekte.
Özetle söyleyebilirim ki, egzersiz ve kalori kısıtlaması dolaylı bir biçimde sağlık için çok yararlıdır.
Sağlıklı ve mutlu kalmanız dileğiyle.