Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ayıp olmasın diye diye…

Yazının Giriş Tarihi: 08.09.2020 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.09.2020 00:04

-Onlar bizim düğüne gelmişler bir de altın takmışlardı gitmezsek çok ayıp olur…

-Kankam benim o tabii gideceğim asker uğurlamasına gitmezsem çok ayıp olur…

-Gün sırası onda diye o kadar hazırlık yapmış kadın şöyle bir kapıdan uğramazsam ayıp olur…

- Aman canıım korona beni mi bekliyor,takarım maskemi giderim cemiyete yoksa çok ayıp olur…

- Ayıp ediyorsun ama ne demek ben gelmem kınaya? Hadi kalk gidiyoruz yarım saat oturur çıkarız …

- Bir yemek yedirmeden yolladı derler…

***  

Yukarı da yazdıklarımın ilk beş tanesi bizzat benim tanık olduğum diyaloglar.

Sonuncu ise bu gün medya da yayınlandı. Öznesi mühim değil.

Mart ayında korona bizde de görülmeye başladığı zaman önümüz yaz; eyvah ki eyvah demiştim.

Bu eyvahların  biri de biz de bulaşının diğer ülkelere göre daha fazla olabileceğine dair endişemdi.

Asla kıvanmıyorum ama yanılmadım.

İşte oldu.

İnsanımız ayıp olur diye ne düğünlere gitmekten vaz geçti, ne asker uğurlamalarından ne de bayram ziyaretlerinden.

Hem düzenleyici oldular hem katılımcı.

Kim bilir nerelerde daha başka isimler altında toplantılar yapılıyordur ve bunlara kaç bin kişi katılıyordur.

İnsanlar birbirlerine ayıp olmasın derlerken en büyük ayıbı toplum sağlığına karşı işliyorlar ama farkında bile değiller.

Duyarlı olanlarımızı tenzih ediyorum da, sanırım duyarsızlarımızın sayısı onlardan en az iki misli fazla.

İşin işine bir de virüs varmış ama aslında yokmuş gibi bir algıda yerleştirilince sonucun böyle olması kaçınılmazdı zaten.

Artık resmi verilerin de pek bir önemi kalmadı, durum ahalinin ayıp algısına devir edildi.

Birbirinden ağır konularda ayıp sözcüğünün tek başına  çok yetersiz kaldığı süreçte insanımızın bu ölümüne düğün dernek sevdasını anlamak mümkün değil.

Ona ayıp olmasın, bu alınmasın, şu gönül koymasın derken virüsün gönüllü taşıyıcılığını yapanların rica ile bu davranışlarına son vereceklerini beklemek iyi niyetten ötedir.

Evet şu artık son derece net olarak belli ki, ülke çarklar durmasın diye insanlarını kendi kaynakları ile finanse edebilecek  hiç bir adımı atamayacak kadar parasız durumda.

Dolayısı ile hamasette paranın yerini tutmadığı için eskisi kadar çokta kaale alınmıyor.

Galiba virüsün bir an önce ömrünü tamamlayıp kendi kendine yok olmasını dilemekten ve sağlık sistemimizin çökmemesini ummaktan başka yapılabilecek fazlaca da bir şey kalmadı.

Sürü bağışıklığından medet umanların sürüyü kendi başına bıraktıkları da aşikar.

Ancak hadise ‘’biz kaç defa dedik dinlemediler kardeşim n’palım’’a bağlanacak kadar da basit değil.

Günden güne artan bulaş ve onun sonucu ölümler bu ülkenin yönetiminden sokakta ki insanına kadar hepimize ağır bir sorumluluk yüklüyor.

Birbirimizi böylesi ciddi tehlikeye karşı korumayacağız da ne zaman koruyacağız.

Evet insanımızın büyük bölümü geniş davranıp salgını hafife alıyor, evet insanımızın yine büyük bölümünde salgına karşı gerekli bilinç oluşmadı,evet bu iş yapmayın etmeyinlerle zaptırapt altına alınamıyor.

İyi de ülkece pes edilerek, suç tamamen dediklerimizi dinlemiyorlar denilip geniş halk yığınlarınamı yüklenecek ve ayıp olmasınların vebali altında mı kalınılacak?

Yoksa iş işten geçti ölen ölür kalan sağlar bizimdir mi denilecek?

Öyleyse biz çoktan ölmüşüz de ağlayanımız yokmuş demektir.

Artık ayan beyan ortada ki bu salgın meselesi bizim coğrafyaya hakim hamasetlerle, siyasetlerle, ezberlerle filan savaşılamayacak denli güçlü.

Karşımızdakinin hiç şakası yok. Tuttuğunun hayatını ya karartıyor ya da alıyor.

Bu tutma meselesi de bir tuhaf;

Resmi verilerle sahadan gelen verilerin birlerini tutmadığı hatta aralarında kat be kat farklar olduğu hem medya da hem de halkın sohbetlerinde artık iyiden iyiye dillendirilmeye başladı.

Saymakta bile sıkıntı yaşadığımız bir olguyu nasıl yeneceğiz orasını Allah bilire geldik geleceğiz.

Bilmem sizin de öyle mi?

Daha düne kadar uzaktan uzağa duyduğumuz olgular artık hemen yanı başımızda. Tanıdıklarımızın, sevdiklerimizin test sonuçlarının pozitif çıktığını bir ay öncesine nazaran çok daha sık duymaya başladık.

Eminim çoğumuz ‘’acaba benim sıram ne zaman’’diye şimdilerde daha fazla endişeleniyoruzdur.

Demem o ki;

Bulanık suda balık avlamaya çalıştıkça oltaya neyin takılacağını asla bilinmez.

Kaderse kader ona eyvallah ta;

Göz göre göre de ayıp olmasın diye virüse yol verilmesine ne denilir?

Mesela,

-Aaaa bu kadarı da ayıp oluyor ama  kardeş !

Denilebilir mi?

Öyle bir denilir ki…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.