Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ayasofya gerçeği

Yazının Giriş Tarihi: 19.07.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.07.2020 00:00

Ayasofya ya da resmi adıyla Ayasofya-i Kebir Camii, İstanbul'da bir cami, eski bazilika ve eski müze. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılından 2020 yılına kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle tekrar cami statüsü kazanmıştır. Ayasofya, mimari bakımdan merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır.

 

Ayasofya adındaki "aya" sözcüğü "kutsal, azize", "sofya" sözcüğüyse herhangi bir kimsenin adı olmayıp Eski Yunancada "bilgelik" anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla "aya sofya" adı "kutsal bilgelik" ya da "ilahî bilgelik" anlamına gelmekte olup Ortodoksluk mezhebinde Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır. 6. yüzyılın ünlü bilim adamları, fizikçi Miletli İsidoros ve Trallesli matematikçi Anthemius'un yönettiği Ayasofya’nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve I. Justinianus'un bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği, yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır.

 

Tarihe baktığımızda Ayasofya cami İslamiyet ten 83 yıl önce inşaatına başlanmış olup, yine İslamiyet ten 78 yıl önce ibadete açılmıştır. Bu sebeple Hristiyan dünyası için önemli ve tarihi bir yapıdır. 1935 Yılında Atatürk imzası ile müzeye dönüştürülen yapı, Hristiyan alemi için sıkça ziyaret edilen bir yapıya dönüştü. 8 Austos 1980 tarihinde dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından günün 24 saati Kur-anı Kerim okunması ve ibadete açılmış olması ile yerli ziyaretçi akınına da uğramıştı. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile sekteye uğrasa da konunun içeriği, Mekan, dönemin Kültür Bakanı Tevfik Koraltan imzalı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün 14.07.1980 gün ve 5224 sayılı yazısı ile “Türkiye Cumhuriyeti hükümeti devlet büyükleri ve İslam ülkeleri devlet başkanlarının namaz kılmaları için” ibadete açılması uygun görüldü. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün 05.08.1980 tarih ve 6126 ile 6158 sayılı yazıları ile 08.08.1980 günü mescit ibadete açıldı.

 

ONARIM NEDENİYLE İBADETE KAPATILDI

 

Ayasofya'da yapılan onarım çalışmalarının tehlike arz etmesi üzerine, dönemin Kültür Bakanı Cihad Baban'ın 14.10.1980 tarihli emri ile ibadete açık olan hünkar mahfili ve mescit onarım tamamlanıncaya kadar ibadete kapatıldı.

Ayasofya'da 15.01.1991 günü akşamı yapılacak Yunus Emre Oratoryosu hazırlıklarını incelemek üzere buraya gelen dönemin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek, burada bulunan mescidi görmüş, mekanın içindeki büyük saray mozaiklerinin Aya İrini'ye taşınmasını ve mescidin onarılmasını istemiş.

 

Röleve Anıtlar Müdürlüğü tarafından onarımının tamamlanmasının ardından mescit 10.02.1991 tarihinde ibadete açılmış ve kapısına da ”Ayasofya Camii ibadete açılan bölüm” levhası konmuş, bu levha da daha sonra yenilenmiştir.

Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in sözlü emriyle ibadete açılan bu mescide, Eminönü Müftülüğü'nce bir imam ve müezzin görevlendirilmiştir.

 

1991 yılı mart ayında mescide gelen Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'e, minarelerden ezan okunmadığının belirtilmesi üzerine, Zeybek'in isteği, Müzeler Genel Müdürü M. Akif Işık ve kültür müdürünün talimatıyla 31.03.1991 tarihinde Ayasofya'nın dört minaresinde de masrafları Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından karşılanarak ezan okunmaya başlanmıştır. 21.08.1996 tarihinde üç minarenin hoparlörleri devre dışı bırakılıp, tek hoparlör vasıtası ile ezan okunmaya devam edilmiştir.”

 

Ayasofya nın müze olarak hizmet vermesi Türkiye için iyi bir gelir kaynağıydı, geçtiğimiz günlerde Rusya lideri Putin adeta bıyık altından gülercesine yaptığı açıklama da ''Ayasofya ya önceden para vererek giriyorduk, şimdi bedava gireceğiz'' demesine nasıl bir cevap verebiliriz? Para her şey demek değildir diye düşünenler olacaktır elbette, evet para her şey demek değil, fakat Ayasofya nın müze olup dünya çapında turist çekmesi ve Türkiye nin Ayasofya ya saygı göstermesi uluslararası alanda her zaman artı puan ve demokrasi göstergesidir, işte Danıştayın verdiği karar Türkiye nin dünyada ki bu demokrasi vurgusu yaptığı karizma yı silip atmıştır.

 

Siyasi çerçeveden baktığımız da ise İyi parti genel başkanı Meral Akşener'in yaptığı bir hamle ve TBMM de verdiği ''Ayasofya cami yapılsın'' önergesi Ak parti ve Mhp oyları ile reddedilince iktidar kanadının bu konuda prim yapması engellenmiş oldu, kısaca muhalefet partileri oyuna gelmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatları ise Danıştay kararının bu şekilde çıkmaması için karşı savunma yapmış olmaları ise konunun başka bir enteresan tarafı.! Sosyal paylaşım sitelerini takip edenler mutlaka Erdoğan'ın konu hakkında ''Ayasofya asla cami yapılamaz, önce Sultanahmet camiini doldurun'' diye konuştuğu videoları izlemişlerdir, konu Erdoğan'ın isteğinin ters istikametinde gelişmiş olsa da bazı Ak partililer özellikle muhafazakar kanat ısrarla Erdoğan'a prim yaptırmaya çalışmaları da o kadar tuhaf.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.