Darbeci amiralin bağış vermeyenleri tehdit ettiği ileri sürüldü

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında kendisini sözde ’sıkı yönetim komutanı’ ilan eden Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan’ın, örgüt için bağış topladığı, vermeyen askerleri ise tehdit ettiği ileri sürüldü.
Edinilen bilgiye göre, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemece 6 kişi ile birlikte tutuklanan Deniz Binbaşı Vedat Atak’ın ifadesinde, örgütün, askeriye içerisinde bağış topladığı iddiaları da yer aldı.
FETÖ soruşturması kapmasında tutuklanan Atak, nöbetçi mahkemedeki ifadesinde, 15 Temmuz akşamı Garnizon Komutanlığı’nda toplantıya çağrıldığını belirterek, nöbetçi olmadığı için toplantı odasına sivil kıyafetli ve silahsız olarak girdiğini söyledi.
Kendisini sözde ’sıkı yönetim komutan yardımcısı’ ilan eden ve soruşturma kapsamında tutuklanan Mersin’de görevli 3. Sınıf Emniyet Müdürü Hasan Basri Dağdelen’in silahlı olarak odada yanında bulunduğunu anlatan Atak, "Komutanın şoförleri MP5 büyük makineli silah getirdiler. Korkudan odadan çıkamadık. Sonra kurmay yüzbaşı odadan çıktıktan sonra ben de arkasından hemen odadan çıktım. Onun da ne yapacağını bilemediğim için yandaki sekreterlik odasına girdim. Onlar sıkıyönetim kanunu çıktısı almaya uğraşırken, ben de bir fırsatını bulup çıktım. Destekleyen birisi olsaydım, yanımda silah ile gider, komutanın yanında dururdum" dedi.
"Bağış toplantılarına katılmadığım için tehdit etti"
Kendisinin pasif bir görevde olduğunu, gazetelerden tuğamiralin Fetullahçı olduğunu duyduğunu, bu nedenle kendi personelini ikaz ettiğini savunan Atak, şöyle devam etti: "Hiçbir şekilde erken terfim, kademe ilerlemem, hızlı yükselmem yoktur. Akademi sınavına girmedim, başvurmadım dahi. Şu an kurmaylık sınav sorularının dağıtıldığı şeklinde haberler çıktı. Ben sınava başvurmadım bile. Amiral ve onun çevresindekilerle hiçbir şekilde ailecek görüşmedik, bağış toplantılarına katılmadık. O da bu nedenle her seferinde beni tehdit etti. Olaydan 15 gün sonra görevimin başındaydım. Hiçbir şekilde kaçmadım. Hiçbir şekilde hayatımın hiçbir döneminde bu grupla irtibatım olmadı. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum."