Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Arızalı tartışmalar

Yazının Giriş Tarihi: 20.11.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.11.2020 00:01

‘’Siz kendinize inanın, başkaları size inanacaktır.’’

MS 56 - 117 yılları arasında Roma'da yaşamış hatip, avukat, senatör ve tarihçi olan Cornelius yaklaşık iki bin yıl önce söylemiş yukarıda ki sözü.

Biz bu günde kullanıyoruz.

Özgüven insanın insanca yaşamasına direkt etkisi olan bir duygu. Duygudan öte bireysel bir komut sistemi.

Gerçi biz yetiştirilirken sürekli yapma, etme, elleme, karışma, sus, sen anlamazsın, büyüklerin lafına girilmez  gibisinden onlarca telkinle büyüdüğümüz için bu öz güven meselesine biraz mesafeli yaklaşırız.

Oysa özgüven önemli bir kişisel özelliktir; yaşamla başa çıkmamızı ve sorunlarla işin içine dirayetimizi de katarak mücadele etmemizi sağlayarak zorluklara dayanmamızı kolaylaştırır.

İnsana güç verir, enerjisini artırır ve daha fazla çaba göstermeye özendirir. Başarılarımız için ilham kaynağıdır; temellerinde özgüvenimiz vardır.

Bizi sıradanlaşıp,sıradan kalmaktan özel olmaya terfi ettirir.

Ama kantarın topuzunu hem aşağıya hem yukarıya kaçırmamak şartı ile...

Çünkü aşağısı öz güven yokluğuna yukarısı öz güven patlamasına çıkar ki

Mazallah…

Bakın son zamanlarda ki gelişmelere ne demek istediğim çok daha kolay anlaşılacaktır.

Siyaset iyice mahalle kavgasına döndü.

Eleştirinin  kabuğu kırıldı içinden hiç te ona ait olmayan hakaret, aşağılama, hor görme ötekileştirme,nice suçlama ve tehdit saçıldı ortalığa.

Hani içinde atar gider yoksa söylemler hiç ciddiye alınmayacak  hale geldiler.

Her akşam oturuyoruz televizyon karşına bu gün hangi toplantıda kim kime giydirmiş,kim kimi suçlamış,kim kimi aklamış,kim ne sallamış kim salladığını yakalamış onları izliyoruz.

Durum sadece ekranlarına çıkardıkları onlarca kişiyle bu söylemlerin dedikodusunu yaparak televizyonculuk , habercilik yaptıklarını sananların işlerine yarıyor.

Aynı sorular bazılarının ünvanlarını bizzat kendilerinin verdiği başka başka insanlara dönüp dönüp sorularak yanıtları iyice alınamayacak hale getiriliyor.

Bekliyorum; bakalım hangi televizyon Havan adıyla bir program yayınlamaya başlayacak diye; malum meseleler artık havan da su dövülme aşamasına geldiler.

Bilmeden bildiğini sanmak bile mümkün değilken düşündüğü gibi sanan insanlar hem kendilerini hem de karşılarındakileri yora yora bezdire bezdire saatlerce sürekli konuşuyorlar, çoğunlukla da  kendi kendilerine tartışıyorlar.

Çünkü orada da durum aynı;konuklar birbirlerini dinlemiyorlar.Biri konuşurken diğerleri mesaj okuma/yazma faaliyetindeler.

Dolayısı ile muhabbetler darmadağın oluyor.Sırası gelen alıyor sazı eline kendi namelerini çalıyor.

Memleketin içinde bulunduğu durumdan kurtarmaları umuduyla seçilen koca koca politikacılar da hiç farklı değiller, onlarda monologlarıyla bir birlerine laf sokma had bildirme uğraşı içerisindeler.

Her nedense bir televizyon programında da biz bir araya gelelim bari de ahali hangimizin haklıyız azıcık fikir sahibi olsun diye düşünmüyorlar.

Yine hiç birinin de acaba bu millet bunca sıkıntı yaşarken bizim birbirimize dediklerimize ne der diye de bir endişeleri yok gibi.

Herkes herkesi aklına ne gelirse onunla suçluyor; ama sadece kendi dinleyicine anlatıyor derdini.

Tabi kendince haklı olduğu için tüm suçlamalar vaka-i adiyeden sayılıp bir sonra ki demeçlerine kadar unutulup gidiyor.

Sonra da oturup soruyoruz birbirimize halkın arasında ki bu kutuplaşmanın sonu nereye varacak diye…

Oysa;

Her kim konuşuyorsa her şeyi bilmese, bilmediklerini siper yapıp ölümüne diğerlerine dayatmasa,

Yaşı kemale ermişlerin,görmüş geçirmişlerin,arkalarında milyonlarca destekçileri olanların monologları koronadan işsizliğe, enflasyondan, ekonomik çalkalkantılara karışmasa,

Ortaya tabaklarımıza koynulan  garip bir acı bulamaç çıkmasa,

Yense yenmez,çiğnense çiğnenmez,yutulsa yutulmaz olmasa,

Asgari müşterekte anlaşıp ortak akıl üretmek filan havaya karışmasa,

Herkes mutlak surette yalnızca kendisi haklı olmasa,; kimsenin söylediği kimseyi bağlamıyor denmese,

O sorunun değil yanıtı bizzat kendisi kalkacak ortadan da ama olmuyor işte..

Etraftan duyduğunuz o gümbürtü var ya, işte o da bu hengamede maytap misali ses çıkartan özgüven patlaması.

Böylesi içi boş ve uzlaşmadan uzak, tahminlere dayalı harala gürele diyaloglarla da sorunlarına çözüm bekleyen ahalinin özne olmak çıkıp nesne olması kaçınılmaz elbet.

Kaçılamıyor da zaten, bir taraf neyi ne kadar anlayıp anlatabilirse onunla yetinirken diğer taraf da ağzından çıkanı duymamakta ısrar ediyor.

Böylece ortaya çok haklıların ve dahi çok bilenlerin başaramadıkları işler çıkıyor. Bilgi ise bir köşeye sinip neden olmadığı sonuçların suçluluğuna mahkum oluyor.

Her konu her hadise geçtim seli depremi neredeyse yağmur çiselese tartışma konusu.

Ya halk olarak biz ne yapıyoruz?

Biz de tartışıyoruz;

Mütemadiyen ve soluksuz sadece tartışıyoruz.

Tartışmayı kapışmaya çevirenlerimizin sayıları da hiç az değil.

Onu kişiselleştirip onur meselesi yapanlarımızda  yapamayanlarımızdan fazla. Hani birinin dediği bir şeye doğru dememek için yemin etmiş gibiyiz.

Doğru dersek karizmayı çizdireceğimizi sanıyoruz.

Bu futbol konuşurken de böyle, ekonomi, siyaset konuşurken de, işler ile ilgili sohbet(!)ederken de.

Sohbetin yanına ünlem koydum çünkü artık sohbette edemiyoruz birbirimiz ile.

Garip bir üste çıkma arsızlığının pençesinde kuruyoruz cümlelerimizi.

Cümlelerimizi dedim de,bu cümle kurma meselesinde de fena halde bir çuvallmaya tabiyiz artık.

İşin bir de fikir boyutu var;ama onu çoktan bilgisizliğe kurban verdiğimiz için yapacak çok fazlada bir şeyimiz yok.

Aslında kimsenin kimse ile anlaşmak gibi bir kaygısı da yok.

Laf olsun torba dolsun yeter. Torbanın dibi delikmiş,laflar oradan akıp gidermiş ne gam; o da kimsenin umuru değil.

Mühim olan üste çıkıp çayır pehlivanı olabilmek.

Söyler misiniz Allah aşkına hangi dil de ‘’Laf sokmak’’diye bir tabir vardır?

Bu dil bilimcilerin yanıt verecekleri bir soru olsa da bizde olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bilmediğimiz lafı sokarken gafı neremizde saklayacağız konusu.

Tartışmalarımızda ki arıza da burada galiba..

Evet farkındayım yazı uzun oldu;

Ama bu konu tartışmaya kapalıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.