Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Andolsun…

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2018 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2018 00:02

Yemin etmek demek andolsun.

Bazen birleşik yazılıyor bazen ayrı. Ama mutlak tek nefeste söyleniyor.

Kur’an’da (mealinde) birleşik yazılmış. Tam 241 kere geçiyor.

Bu yemin öyle valla billa, ekmek çarpsın, iki gözüm önüme aksın, gençliğimin hayrını görmeyeyim ki gibi karşıdakini ikna etmek için içi boş yalapşap bir inandırma çabası değil.

Ulvi bir anlamı var.

Kararlılığı ve ona karşı sadakati ifade ediyor.

Tıpkı Andımız Gibi.

Okullarda okunmasının ancak Danıştay kararı ile serbest kalmasının bile izaha muhtaç olduğu, bir milletin milli değerleri üzerinde kavilleşmesini simgeleyen andın yeniden okul bahçelerinden vereceği sesten rahatsız olmak ne anlama geliyor mantıkla anlamlandırmak mümkün değil.

Gerçi andın metninin içeriğine bakınca sorunun yanıtını bulmak için profesör filan olmaya gerek yok.

Irkçı söylem diyeninden içinden geçirdiğini diyemeyenine kadar kim varsa sorunun yanıtı da onlar.

Aslında karşı çıkabilmeleri bile bu kavilleşmenin bir armağanı.

Ne diyor andımızda?

Türküm diyor; doğruyum, çalışkanım. İlkem var benim diyor, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmek. Ülkümde var elbet diyor; yükselmek, ileri gitmek. Cumhuriyetinin kurucusuna sesleniyor ve ona yemin veriyor; Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Devamında da varlığını alıyor kavilleştiği milletine armağan ediyor, yani ölürüm de gam yemem senin uğrunda diyor; Varlığım Türk varlığına armağan olsun. En sonunda da on beş bin yıldır var olan Türklüğüne sevdasını dile getiriyor. Ne mutlu Türküm diyene !

Demiyor ki, Zinhar Türk Değilim ben, üstüne üstlük kafatasçıyım, ille de dolikosefal olacaksın olmazsan mezosefal de idare eder. İlkem milkem yok benim kim nereye çekerse oraya giderim diyor mu, demiyor, hele rızası vardı küçüğün hiç demiyor. Yurdumu milletimi filan hiç sevmem benden uzak Allaha yakın olsunlar da demiyor. Peki, Atasına söz verirken söz bir dönmek iki var mı cümlelerinin içerisinde. Yoksa varlığını milletine armağan etmesi mi garip? Armağan filan etmem mi diyor?

Deseydi daha mı iyiydi?

Değilse, sıkıntı ne peki?

İlkokul tahsili olan herkes içti bu andı kendi zamanlarında. O zaman ant mı farklıydı, herkes mi?

Ant aynıydı. Seksen altı yıldır da aynı. Sonsuz yıl da aynı kalacak.

Zaten bir ulusun birbirine verdiği sözün mahkeme kapılarına düşüp hala ve hala tartışılıyor olması yeteri kadar sıkıcı. Bunun bir de sündüre sündüre sürüklenmesi daha da sıkıcı.

Kim ne derse desin, tarih yazmış bir kere Yüce Allah’ta kutsamış.

Biz Türk’üz ve,

‘’Size öyle bir vatan aldım ki; ebediyen sizin olacaktır’’ diyen Alpaslan’ın;

‘’Üstümüze kılıç çekilmedikçe, ülkemize girilmedikçe, tebaama cefa edilmedikçe bizden kimseye zarar gelmez’’ diyen Fatih Sultan Mehmed Han’ın

”Bir Türk dünyaya bedeldir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün

Bu çağda ki soy devamları yani torunlarıyız.

Andımız bir kere çıktı ağzımızdan. Yeri gelir içimizden yeri gelir milletçe kol kola girip haykırarak söyleriz.

Ama her durum ve şaraitte söyleriz, söyleyeceğiz.

 ‘’Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun.’’

Ne mutlu Türküm diyene!

Biz ilelebet payidar kalacak cumhuriyetimizde okumaya devam edeceğiz.

Bir solukta ve her harfine inanarak

Andolsun…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.