Bir ülkenin resmi para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin azaltılması anlamına gelen bu deyim , ülke ekonomisine yapılan dışarıdan bir müdahaleyi simgeler ve hiç bir ülke, kendi para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesini istemez.
Peki enflasyon neydi ?
Bir ülkede alınan mal ve hizmetlerin satın alma fiyatının süreli olarak artış göstermesi.
Tabi ki en yüzeysel tanımlamalarıyla.
Bu hatırlatmalar burada dursun biz devam edelim.
Bence ülkemizin karşı karşıya gerçek beka sorunu budur.Birbirlerinin tetikleyicisi ve tetiğin kimin parmağının ucunda olduğunun asla net olarak bilinemediği bir bela.
Bu belayı defetmek için ne ordumuz ne güvenlik güçlerimiz ne de halkımızın o destansı kahramanlıkları yeter.Çünkü bu bela görünmeyen ancak ciddi şekilde hissedilen bir düşman.
Değil sınır ötesi,hepimizin cebinde ki düşman.
Paramız eriyor ve her geçen gün erimeye devam ediyor.
Bunu en zengini de yaşıyor en yoksulu da,artık pek kalmadı ama ikisinin arasında olan da.
Demeye çalıştığım inkar ederek,birbirimize had bildirerek,hakaret ederek olayı ne olduğu belirsiz bir takım unsurların üzerine ihale edip hiçbir şey yokmuş gibi davranarak çözmemiz mümkün değil.
Hele ekonomik tedbirleri elden bırakıp işi hamasete dökerek,anlık çözümler üretemeye çalışmakla hiç değil.
Bu düşmanın şakası yok ki şimdi birde salgın denilen ağır bir partneri de var.
Ruh haletimizden milli bütünlüğümüze,savunma sanayimizden üretim sanayimize bulduğu her yerden vuruyor.Özellikle yatırımlarımızı hedef alıyor ve çok ihtiyacımız olan yabancı yatırımcıyı ülkemizden kaçırıyor.
Bu durumda ortak akıla ihtiyacımız olduğu yadsınamaz bir gerçek.Bize bizden başkasının asla yar olmayacağı da bir başka gerçek.
Ben adına ambulans tavrı diyorum;
112 nin kahraman Sağlıkçıları bir olaya müdahale ederlerken ilgili hakkında kısacacık bir bilgi alıp olayın nedenine değil durumun vehametine göre hareket ederler.
Yani gereğini yaparlar.
Bizi yönetenler de bunu yapmalılar.
Olan oldu oraya daha sonra dönülür; Ancak dövizin kısa vadede yükselişini durdurmak, uzun vadede bir daha Türkiye’ye bela olmaması için yapılacaklar belirli.
Bu konu ile ilgili okuduğum pek çok kaynakta ekonomistler , Doların artışını durdurmak için elzem iki yolun var olduğunu savunuyorlar. ‘Ya rezervlerimizden kaynaklanan dolar satacağız, ki o rezerv bizde yok, ya da faizi artırımını ileri sürüp piyasaya mesaj vereceğiz,bu mesajı alan yabancı yatırımcının doların fiyatı ile oynamaktan korkmasını sağlayacağız.’’konusunda birleşiyorlar.
Ama iş bununla bitmeyecek elbet; siyasi gerginliklere acilen son verilmesi ve ülkenin üniversitelerinden destek alınarak ekonominin popülist söylemlerden arındırılması ve etkin ekonomik tedbirlerin saptanarak derhal hayata geçirilmesi de bir başka zaruriyet.
Ekonomi ve siyasetin birbirleri ile olan dolaylı ve direkt ilişkileri de bu süreçte üzerinde hassasiyetle durmamız gerektiren bir başka unsur.
Bu konuda da radikal adımların atılmalarının zamanı çoktan geldi.
‘Vay be dolara bak gene uçmuş’cümlesi her ne kadar olayın kanıksandığı algısını oluşturuyorsa da,bu uçuşun konacağı yerin ülkemizin geleceği olduğunu unutmamak gerekiyor.
Dolar tahvil faizlerindeki artıştan dolayı artarken,bu durumdan sadece gelişmekte olan ülkeler yani üretim ve ihracat kapasiteleri sınırlı ülkeler etkileniyor.
Ez cümle hiç zaman kaybetmeden üretim ekonomisine dönüş yapılması ve eğitim sisteminin bilim bazlı dünya görüşü ile yapılandırılarak, arge çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekiyor.
Ama önce ambulans tavrı; yani önce acil müdahale
Zira hadisenin şu anda hamasete asla tahammülü yok.
Sonrası mı?
Bu millet her zaman olduğu gibi tedaviyi uygular zaten…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Ambulans Tavrı
Bir hatırlayalım;
Develüasyon neydi?
Bir ülkenin resmi para biriminin diğer ülke para birimleri karşısında değerinin azaltılması anlamına gelen bu deyim , ülke ekonomisine yapılan dışarıdan bir müdahaleyi simgeler ve hiç bir ülke, kendi para biriminin diğer para birimleri karşısında değer kaybetmesini istemez.
Peki enflasyon neydi ?
Bir ülkede alınan mal ve hizmetlerin satın alma fiyatının süreli olarak artış göstermesi.
Tabi ki en yüzeysel tanımlamalarıyla.
Bu hatırlatmalar burada dursun biz devam edelim.
Bence ülkemizin karşı karşıya gerçek beka sorunu budur.Birbirlerinin tetikleyicisi ve tetiğin kimin parmağının ucunda olduğunun asla net olarak bilinemediği bir bela.
Bu belayı defetmek için ne ordumuz ne güvenlik güçlerimiz ne de halkımızın o destansı kahramanlıkları yeter.Çünkü bu bela görünmeyen ancak ciddi şekilde hissedilen bir düşman.
Değil sınır ötesi,hepimizin cebinde ki düşman.
Paramız eriyor ve her geçen gün erimeye devam ediyor.
Bunu en zengini de yaşıyor en yoksulu da,artık pek kalmadı ama ikisinin arasında olan da.
Demeye çalıştığım inkar ederek,birbirimize had bildirerek,hakaret ederek olayı ne olduğu belirsiz bir takım unsurların üzerine ihale edip hiçbir şey yokmuş gibi davranarak çözmemiz mümkün değil.
Hele ekonomik tedbirleri elden bırakıp işi hamasete dökerek,anlık çözümler üretemeye çalışmakla hiç değil.
Bu düşmanın şakası yok ki şimdi birde salgın denilen ağır bir partneri de var.
Ruh haletimizden milli bütünlüğümüze,savunma sanayimizden üretim sanayimize bulduğu her yerden vuruyor.Özellikle yatırımlarımızı hedef alıyor ve çok ihtiyacımız olan yabancı yatırımcıyı ülkemizden kaçırıyor.
Bu durumda ortak akıla ihtiyacımız olduğu yadsınamaz bir gerçek.Bize bizden başkasının asla yar olmayacağı da bir başka gerçek.
Ben adına ambulans tavrı diyorum;
112 nin kahraman Sağlıkçıları bir olaya müdahale ederlerken ilgili hakkında kısacacık bir bilgi alıp olayın nedenine değil durumun vehametine göre hareket ederler.
Yani gereğini yaparlar.
Bizi yönetenler de bunu yapmalılar.
Olan oldu oraya daha sonra dönülür; Ancak dövizin kısa vadede yükselişini durdurmak, uzun vadede bir daha Türkiye’ye bela olmaması için yapılacaklar belirli.
Bu konu ile ilgili okuduğum pek çok kaynakta ekonomistler , Doların artışını durdurmak için elzem iki yolun var olduğunu savunuyorlar. ‘Ya rezervlerimizden kaynaklanan dolar satacağız, ki o rezerv bizde yok, ya da faizi artırımını ileri sürüp piyasaya mesaj vereceğiz,bu mesajı alan yabancı yatırımcının doların fiyatı ile oynamaktan korkmasını sağlayacağız.’’konusunda birleşiyorlar.
Ama iş bununla bitmeyecek elbet; siyasi gerginliklere acilen son verilmesi ve ülkenin üniversitelerinden destek alınarak ekonominin popülist söylemlerden arındırılması ve etkin ekonomik tedbirlerin saptanarak derhal hayata geçirilmesi de bir başka zaruriyet.
Ekonomi ve siyasetin birbirleri ile olan dolaylı ve direkt ilişkileri de bu süreçte üzerinde hassasiyetle durmamız gerektiren bir başka unsur.
Bu konuda da radikal adımların atılmalarının zamanı çoktan geldi.
‘Vay be dolara bak gene uçmuş’cümlesi her ne kadar olayın kanıksandığı algısını oluşturuyorsa da,bu uçuşun konacağı yerin ülkemizin geleceği olduğunu unutmamak gerekiyor.
Dolar tahvil faizlerindeki artıştan dolayı artarken,bu durumdan sadece gelişmekte olan ülkeler yani üretim ve ihracat kapasiteleri sınırlı ülkeler etkileniyor.
Ez cümle hiç zaman kaybetmeden üretim ekonomisine dönüş yapılması ve eğitim sisteminin bilim bazlı dünya görüşü ile yapılandırılarak, arge çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekiyor.
Ama önce ambulans tavrı; yani önce acil müdahale
Zira hadisenin şu anda hamasete asla tahammülü yok.
Sonrası mı?
Bu millet her zaman olduğu gibi tedaviyi uygular zaten…