Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Amazon yerlileri ve tuz

Yazının Giriş Tarihi: 20.05.2017 12:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 20.05.2017 12:50

Türkiye'den yaklaşık yedi katı büyük bir alanı kaplayan Amazon ormanlarının balta girmemiş derinliklerinde, ulaşılması hemen hemen imkansız bataklıklarda yaşamakta olan, henüz tarım ve hayvancılık yapmayı bilmeyen avcı toplayıcı kabilelerle ilgili haberleri eminim sizler de benim gibi ilgiyle okumuş olmalısınız.

Kendi hallerinde yaşayıp giderlerken son yıllarda modern Dünya tarafından keşfedilen bu ilkel topluluklarla ilgili haberlerde en çok dikkatimi çeken bilgi, bu insanların tuzu ve şekeri tanımıyor olmalarıydı. Dikkat çekici bir başka bilgi de bu ilkel kabilelerde hipertansiyon ve şeker hastalığına hemen hemen hiç rastlanmamış olmasıydı. Modern Dünya ile tanıştıktan sonra tuz, şeker ve konserve gıdaları tanıyıp seven, bunları bolca tüketen, daha hareketsiz bir hayata alışan bu insanlardan bazılarının hipertansiyon ve şeker hastalığına yakalanmışlar olmaları aslında pek çok hastalığın beslenme ve yaşam tarzı ile ne kadar bağlantılı olduğunu apaçık bir şekilde gözler önüne sermiş oldu. ''Uygarlığa maruz kalan'' bu ilkel kabile mensuplarının bir kısmı da yeni tanıştıkları insanlardan enfeksiyon hastalıkları kaparak hayatlarını kaybetmeye başlayınca, hayatta kalanların çoğu tekrar ormanın derinliklerine çekilmeyi tercih etmişler.

Bu girişten sonra tuz tüketimi ve sağlımız arasındaki bağlantılar hakkında kısa bazı bilgiler paylaşmak istiyorum.

Tuz dendiğinde kastedilen sodyum klorür olup, bu bileşimde yer alan sodyumun kanda belli bir düzeyde tutulması hayatın devamı için şart olduğundan bunu başarmak üzere vücudumuzda bir çok karmaşık sistem sürekli devrededir. Sodyumsuz bir hayat mümkün değildir ama önemli olan sodyumu ne kadar tükettiğimizdir. Kısa adı WHO olan Dünya Sağlık Örgütü'nün günlük toplam tuz tüketimi için önermiş olduğu üst sınır 5 gram ( Sodyum olarak hesaplanınca 2 gram ) kadar olup bir çay kaşığına denk gelmektedir. Hipertansiyonu olanlarda ve orta yaşın üzerindeki kişilerde önerilen üst sınır 3,5- 4 gramdır. Dünya'nın pek çok yöresinde günlük tuz tüketimi 9-12 gram arasında, yurdumuzda ise SALTürk 2 isimli bir çalışmaya göre 14, 8 gramdır.

Günümüzde normalde günlük tuz ihtiyacımızın yüzde 10 kadarı tükettiğimiz doğal gıdalardan, yüzde 10-15 kadarı yemeği pişirirken veya sofrada eklenen tuzdan, geri kalanı ise ekmek, peynir, zeytin ve diğer işlenmiş gıdalardan karşılanmaktadır. Ekmeğin yüz gramında 1,5-2 gram kadar tuz vardır. Günde iki yüz elli gram ekmek tüketen bir kişi ekmek dışında hiçbir şey yemese bile WHO’nun tuz için önerdiği üst sınıra ulaşmış olmaktadır.

Son yıllarda tüm Dünya'da olduğu gibi ülkemizde de işlenmiş gıda tüketimi giderek artmaktadır. Bu besinlerde doymuş yağlar, trans yağlar ve şekerin yanı sıra tuz da yüksek oranda bulunmaktadır.

Sodyumun ana kaynağı tuz olmakla birlikte son yıllarda birçok gıdada tat verici olarak kullanılmakta olan monosodyum glutamat ( Çin tuzu diye bilinir ) da ciddi bir sodyum kaynağıdır. Bu durumda, işlenmiş gıdaları tüketmeden önce ne kadar tuz ya da sodyum içerdiklerini ambalajlarından okuyup öğrenmekte sağlığımız yönünden büyük yarar olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Hangi yolla olursa olsun tuz tüketimi normalden fazla olunca kan basıncı yükselmekte, buna bağlı olarak da felç, kalp krizi ve kalp yetmezliği riski artmaktadır. Normalden fazla tüketilen tuz yüksek tansiyondan bağımsız olarak da felç, sol kalpte büyüme, mevcut böbrek yetmezliğinde kötüleşme ve böbreklerden protein kaçağında artışa yol açmaktadır.

Tuz kısıtlaması ile bazı hastalarda hipertansiyon oluşması engellenebilmekte,  bazı hastalarda tek başına bu önlemle tansiyonun düzelmesi sağlanabilmekte ve bazen de tansiyon ilaçlarının dozunun veya sayısının azaltılması mümkün olabilmektedir. Özellikle yaşlılarda, şeker hastalarında, şişmanlarda ve kronik böbrek yetersizliği olan hastalarda tuz kısıtlaması çok daha belirgin yararlar sağlamaktadır. Tuz kısıtlaması ile kalp krizi, kalp yetmezliği, felç daha az görülmekte, böbrek yetmezliğinin kötüleşme ihtimali de azalmaktadır. Tuz kısıtlamasının yanı sıra yeterince taze sebze ve meyve tüketilmesi de önerilmektedir. Taze sebze ve meyveler diğer yararlarına ek olarak içerdikleri potasyumdan dolayı tansiyonun azalmasına da katkıda bulunurlar. WHO günlük 5 gram kadar potasyum tüketilmesini önermektedir.

Tuz tüketimi ile ilgili bazı yanlış algılamalardan da söz etmek istiyorum. Örneğin sıcak havalarda daha çok tuza ihtiyacımız olduğu düşüncesi doğru değildir. Böyle havalarda su kaybı çok, tuz kaybı oransal olarak azdır. Bu nedenle sıcak havalarda daha çok su içilmesine ihtiyaç vardır ama fazladan tuz alınmasına gerek yoktur. Son yıllarda sofra tuzu dışındaki bazı tuzların zararsız hatta yararlı olduğu iddiasının maalesef bilimsel verilerle bir ilgisi yoktur. Kanıtlanmış bilimsel gerçek, bir günde tüketilecek tuz miktarının beş gramı geçmemesi gerçeğidir. Sofra tuzuna uygun oranda eklenmiş olan iyotun bazı tiroid hastalıklarını önlediğini de unutmamak gerekir. Yemek pişirirken ilave edilen tuzun masum olduğu kanısı da hatalıdır. Önemli olan günlük toplam tuz tüketiminin önerilen sınırı aşmamasıdır. İşlenmiş bir gıdadan tuz tadı alınmaması o yiyeceğin tuzlu olmadığına kanıt değildir. Zira bazen işlenmiş gıdalarda bulunan katkı maddeleri tuzun tadını baskılamaktadır. Sadece yaşlı insanların tuz kısıtlaması yapması gerektiği kanaati hatalıdır. Tuzun fazlası yaşlılar için daha zararlı olsa da her yaş için zararlıdır. Yiyeceklere ek tuz koymayınca sağlığımızın bozulacağını sanmak da hatalıdır. Zaten yediğimiz her şeyde gereğinden çok fazla tuz olduğu unutulmamalıdır.

Tüm bu bilgiler genel olarak yüksek tansiyonu olan ya da olmayan pek çok kişi için geçerli olmakla birlikte bazı hastalıkların ya da ilaçların neden olduğu kanda sodyum düşüklüğü (Hiponatremi) durumu, tedavisine sadece ilgili hekimin karar vereceği istisnai bir durumdur.

Özetle aşırı tuz tüketimi sağılığımızı ciddi şekilde tehdit etmekte, kısıtlanması ise önemli yararlar sağlamaktadır.

Sağlıklı günler diliyorum sizlere.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.