Eminim aranızda bu benzeri sorunlarla ilgili 112 Acil Servisi arayanınız çoktur. Benim de hayatımı borçlu olduğum bu olmazsa olmazımızın nasıl ve nelere rağmen hizmet verdiğini düşündünüz mü hiç?
Bu yazıyı yazarken de siren seslerini duyduğum ambulansların içerinde mesleklerini tutkunun da ötesinde bir özveriyle yapan sağlıkçılarımız mesailerini öyle zor koşullar altında gerçekleştiriyorlar ki…
‘’Anadolu’nun karla kaplı her yerine ulaşıyoruz ama trafikte bir tek seni geçemiyoruz’’yazılı kamusal spotları mutlaka görmüşsünüzdür. Toplu taşım araçlarından billboardlara kadar hemen her yerde asılıydılar son zamanlara kadar. Belki hala da asılılardır.
Trafikte ki magandalar dertlerinin sadece biri... Çağrı merkezlerinin küfür eden, eğlenen, sapıklık yapan, fıkra anlatan, telefon numarası öğrenmek isteyen, arabası bozulan, canı sıkılan, sarhoş olan, arkadaşlık teklifinde bulunan, taciz eden, tehdit eden eşek şakası yapan eşeklerin binlerce telefonuna yanıt vermek zorunda kalmaları ve bazılarını her ihtimale karşın ciddiye alarak araçları verilen adreslere sevk etmeleri de bir diğeri.
Asılsız çağrı 112 için tam bir baş belası. Sadece onlar için değil sağlık hizmetine gerçekten gereksinimi olanlar için de öyle tabii. Her asılsız çağrı verilen sağlık hizmetinin kalitesini düşmesine neden oluyor. Toplumun çeşitli kesimlerinden kişilerin yaptığı asılsız çağrılar, toplumun bilinçsizliğini de gözler önüne seriyor.
Bursa 112'nin, yüze yakın(bu yıl daha da fazla olabilir) ambulansı ve şehrin önemli noktalarına konumlandırılmış 60 istasyonda hizmet veren büyük bir sistemi var. Çağrı hattına günlük olarak gelen yaklaşık 12 bin çağrıdan 650-700 tanesinde vaka çıkışı yapılıyor.
Eee, 11.300 çağrı sahibi kaderine mi terk ediliyor? Elbette böyle bir şey mümkün değil.
Ama adına ne derseniz deyin en hafif tabirle 112 ye dadanan cehaletin çağrılarının % 95 inin asılsız olması mümkün.
Mümkünden öte gerçek.
O dalga geçmek ya da saçmalamak için zırt pırt yapılan asılsız çağrıların müsebbipleri muhatapların 2016 yılında Bursa'da, acil vakaya ulaşımlarını ilk 10 dakika içerisine yaptıklarını ve bu oranı yüzde 97'ye çıkarttıklarını, kırsal alanda ise vakaya ulaşım oranlarının yüzde 95 olduğunu bilseler yine telefona sarılırlar mıydı?
Her ne kadar asılsız çağrı sahiplerine yönelik para ve adli cezalar var olsa da iş insanlıkla alakalı. O yüzden ben sorduğum bu sorunun yanıtını evet olarak veriyorum.
112 Acil Yardım yaşamla ölüm arasında ki köprünün yaşam kıyısındakilerden oluşuyor. Acil yardım ambulanslarında en az üç personelden oluşan bir ekip görev yapıyor. Ekipte en az bir hekim veya bir paramedik veya Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş modül eğitimlerini tamamlamış bir acil tıp teknisyeni ile diğer bir sağlık personeli ve bir şoför bulunuyor.(Bu arada ambulans şoförlerinin araç kullanmada ki maharetlerine de şapka çıkarttığımı belirtmek isterim) Yani öncelikle insanlar var ambulansın içerisinde. Aynı bizim gibi etten kemikten, duyguları olan insanlar.
Pek çoklarının sandıkları gibi Android’ler değil yani.
Onların da Güvenlik, Komuta ile yaşanan sorunlar, Yemek sorunları, Standartları karşılamayan İstasyon sorunları Ambulans arızaları, Nöbet ücreti, Yetersiz malzeme, Kıyafet, İletişim, eğitim, aşırı stres ve yorgunluk gibi bir sürü sorunları var.
Sorun etmedikleri tek şey başımıza ne gelirse gelsin gece gündüz, yağmur, kar demeden bize uzattıkları yardım elleri.
Yeni konuşan bebeğine 112’yi arayıp ‘’Hadi konuş yavrum ablayla’’diyeninden eline taşla ambulansı bekleyenine kadar hastalıklı ruhlu insanların engellerini teker teker aşıp gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmak için ölümüne mücadele ederek hizmetini esirgemeyen tüm 112 çalışanlarına selam olsun.
Siz yaşama yol verin
Gerisi onlara emanet…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Olcay ERÖZDEN
ALO 112 Mİ?
-Alo 112 mi? Çabuk yetişin babam kalp krizi geçiriyor.
-Alo feci kaza oldu, ölü ve yaralar var yetişin!
-Kızım merdivenlerden düştü yalvarırım çabuk gelin!
-Eşim doğum yapıyor yetişin!
***
Eminim aranızda bu benzeri sorunlarla ilgili 112 Acil Servisi arayanınız çoktur. Benim de hayatımı borçlu olduğum bu olmazsa olmazımızın nasıl ve nelere rağmen hizmet verdiğini düşündünüz mü hiç?
Bu yazıyı yazarken de siren seslerini duyduğum ambulansların içerinde mesleklerini tutkunun da ötesinde bir özveriyle yapan sağlıkçılarımız mesailerini öyle zor koşullar altında gerçekleştiriyorlar ki…
‘’Anadolu’nun karla kaplı her yerine ulaşıyoruz ama trafikte bir tek seni geçemiyoruz’’yazılı kamusal spotları mutlaka görmüşsünüzdür. Toplu taşım araçlarından billboardlara kadar hemen her yerde asılıydılar son zamanlara kadar. Belki hala da asılılardır.
Trafikte ki magandalar dertlerinin sadece biri... Çağrı merkezlerinin küfür eden, eğlenen, sapıklık yapan, fıkra anlatan, telefon numarası öğrenmek isteyen, arabası bozulan, canı sıkılan, sarhoş olan, arkadaşlık teklifinde bulunan, taciz eden, tehdit eden eşek şakası yapan eşeklerin binlerce telefonuna yanıt vermek zorunda kalmaları ve bazılarını her ihtimale karşın ciddiye alarak araçları verilen adreslere sevk etmeleri de bir diğeri.
Asılsız çağrı 112 için tam bir baş belası. Sadece onlar için değil sağlık hizmetine gerçekten gereksinimi olanlar için de öyle tabii. Her asılsız çağrı verilen sağlık hizmetinin kalitesini düşmesine neden oluyor. Toplumun çeşitli kesimlerinden kişilerin yaptığı asılsız çağrılar, toplumun bilinçsizliğini de gözler önüne seriyor.
Bursa 112'nin, yüze yakın(bu yıl daha da fazla olabilir) ambulansı ve şehrin önemli noktalarına konumlandırılmış 60 istasyonda hizmet veren büyük bir sistemi var. Çağrı hattına günlük olarak gelen yaklaşık 12 bin çağrıdan 650-700 tanesinde vaka çıkışı yapılıyor.
Eee, 11.300 çağrı sahibi kaderine mi terk ediliyor? Elbette böyle bir şey mümkün değil.
Ama adına ne derseniz deyin en hafif tabirle 112 ye dadanan cehaletin çağrılarının % 95 inin asılsız olması mümkün.
Mümkünden öte gerçek.
O dalga geçmek ya da saçmalamak için zırt pırt yapılan asılsız çağrıların müsebbipleri muhatapların 2016 yılında Bursa'da, acil vakaya ulaşımlarını ilk 10 dakika içerisine yaptıklarını ve bu oranı yüzde 97'ye çıkarttıklarını, kırsal alanda ise vakaya ulaşım oranlarının yüzde 95 olduğunu bilseler yine telefona sarılırlar mıydı?
Her ne kadar asılsız çağrı sahiplerine yönelik para ve adli cezalar var olsa da iş insanlıkla alakalı. O yüzden ben sorduğum bu sorunun yanıtını evet olarak veriyorum.
112 Acil Yardım yaşamla ölüm arasında ki köprünün yaşam kıyısındakilerden oluşuyor. Acil yardım ambulanslarında en az üç personelden oluşan bir ekip görev yapıyor. Ekipte en az bir hekim veya bir paramedik veya Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş modül eğitimlerini tamamlamış bir acil tıp teknisyeni ile diğer bir sağlık personeli ve bir şoför bulunuyor.(Bu arada ambulans şoförlerinin araç kullanmada ki maharetlerine de şapka çıkarttığımı belirtmek isterim) Yani öncelikle insanlar var ambulansın içerisinde. Aynı bizim gibi etten kemikten, duyguları olan insanlar.
Pek çoklarının sandıkları gibi Android’ler değil yani.
Onların da Güvenlik, Komuta ile yaşanan sorunlar, Yemek sorunları, Standartları karşılamayan İstasyon sorunları Ambulans arızaları, Nöbet ücreti, Yetersiz malzeme, Kıyafet, İletişim, eğitim, aşırı stres ve yorgunluk gibi bir sürü sorunları var.
Sorun etmedikleri tek şey başımıza ne gelirse gelsin gece gündüz, yağmur, kar demeden bize uzattıkları yardım elleri.
Yeni konuşan bebeğine 112’yi arayıp ‘’Hadi konuş yavrum ablayla’’diyeninden eline taşla ambulansı bekleyenine kadar hastalıklı ruhlu insanların engellerini teker teker aşıp gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmak için ölümüne mücadele ederek hizmetini esirgemeyen tüm 112 çalışanlarına selam olsun.
Siz yaşama yol verin
Gerisi onlara emanet…