Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ah benim mazlum şehrim ahh…

Yazının Giriş Tarihi: 30.06.2020 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.06.2020 00:02

Zeki Müren, Yıldırım Gürses, İlhan İrem, Erkan Can, Şefik Bursalı , Müzeyyen Senar İbrahim Balaban, Sabiha Gökçen, Behice Boran,İhsan Sabri Çağlayangil ,Celal Bayar Cemal Nadir Güler, Nezihe Meriç, Pınar Kür,  İsmail Hakkı Bursalı , Mehmet Tahir Erdal Özyağcılar ,Halil Ergün,Ata Demirer, Özhan Canaydın, Ceyda Düvenci, Yıldırım Mayruk, Hande Ataizi, Ali Uyandıran, Aydan Şener,Fatih Erkoç,Sinan Erkoç,Deniz Çakır,Murat Parasayar,Tarık Tarcan,Ebru Şallı,Demet Şener,Beyazıt Öztürk,Şebnem Ferah…

***

Türk Askeri Ulubatlı Hasan,  hatip ve hitabet öğretmeni Prusa doğumlu Caius Arbiter Petronius  ve torunu  İznik doğumlu Roma tarihcisi Cassius Dio Procopios (M.S.6.yy) Manolis Andronikos, , M.S. 325 yılında Hristiyanlığın ilk konsülünün toplanarak Hristiyan dünyasının ilk amentüsü belirlendiği İznik…

***

Bugünkü plaza tipi alışveriş merkezlerinin temelini oluşturan ilk katlı çarşı Balibey Han, Cilimboz Deresi ile Gökdere kenarında Osmanlı'da bilinen ilk sanayi amaçlı yapılaşmış mahalleler, Osmanlı’da “atıcılık” ve “binicilik” sporlarının yapıldığı yer olarak tarihe geçerek  ilk spor alanının o tarihlerden kalan ismiyle anılan Atıcılar mahallesi,  Orhaniye Medreselerinin ilçesi  İznik'te kurulduğu Osmanlı'nın ilk üniversitesi, dünyada ki ilk çarşılı köprü  (1442) Irgandı…

***

 Türkiye'de ve Türk tarihinde ilk kez insanların toplu olarak şehirler arası yolcu taşımacılığın başladığı, yine Türkiye'nin ilk modern organize sanayi bölgesinin(6Kasım1966)yılında toprakları üzerinde  kurulduğu,ülkemizde en uzun soluklu halende devam eden kültür ve sanat festivalinin  1962 yılından itibaren gerçekleştirildiği, bilinen tarihimizde Ülkemizdeki ilk kadın grevinin gerçekleştiği, Aslında Napolyon değil Apolyont kirazı olarak söylenmesi gerekse de iriliği ve lezzetiyle bilinen Napolyon kirazının tüm dünyaya yayıldığı, Türkiye’dekiilk okul bağışının (Şerif Artış tarafından) yapıldığı, Dünyada bir benzeri daha olmadığı belirtilen ve Türk halkının hayvanlara verdiği önemin bir göstergesi olan Gurabahane-i Laklakan’ın yani dünyanın ilk hayvan hastanesinin inşa edildiği…

Bu şehir hangi şehir ?

Bu şehir benim mazlum şehrim Bursa…

Her gelenin bir yerlerinden kopardığı,  yeşiline beton döktüğü, sularını sermaye ettiği, ovasına stadyum, kilometrelerce ötesine hastane yaptığı, çocukluk hayalim filan diyerek üç kuruş bütçesini kerameti kendinden menkul vagonlara yatırdığı, böğrüne bilmem kaç katlı bolklar saplayarak şehircilik ödülü almışçasına böbürlendiği, simgesi olmuş Atatürk Stadyumu’nu bu da olmadı diye iki kere yıkıp sonunda alelacele bahçe yaptığı  Bursa…

Elbette bu kadarla kalmadı Bursa’nın Bursalı olmayanlarla imtihanı.

Şimdi de kapalı salonun yıkılması konuşuluyor.

Konuşuluyor diyorum çünkü konuşulmakla kalması, fiiliyata dönmemesi için kendimce totem yapıyorum.

Bu söylemi gerçekleştirenler acaba Tofaş’ın Tofaş olduğu yıllar da o hınca hınç dolan tribünlerde yer tutmak için maçtan iki saat önce nöbete başlamışlar mıdır salonun önünde bilemem.

Kapalı yüzme havuzunda yoğun klor kokusuyla genizleri yana evlatları kurbağlama da yaptığı derece ile onur kürsüne çıkarken onu gurur göz yaşları ile izlemişler midir onu da bilemem.

Bildiğim sıranın Kapalı Yüzme Salonu ve benim de okuduğum Atatürk Lisesine gelme ihtimali konusunda duyduklarım okuduklarım.

O zaman da ikili totem yapıyorum.

Yapsam da hiçbir şey değişmeyecek onu da biliyorum…

Bursa senelerdir demografik anlamda tersine bir evrim yaşaması yetmiyormuş gibi üstüne bir de kendisinin öz değerlerinden bi haber garip bir pejmürdeliğin esaretinde ayakta kalmaya çalışıyor.

Bursalılığı bilmeyenler için hava hoş gerçi;

Onlar Bursa’ya, içinde yaşadıkları ayrıcalıklarının farkında olmadan, tarihi misyonu kendilerini asla ilgilendirmeden, hatta geleceği konusunda da olumlu bir katkı koymayı kesinlikle düşünmeden kalabalıklar halinde yalnızca değerlerini sonuna kadar sömürerek sıradan bir taşra yerleşkesi olarak baktıkları için canları hiç yanmıyor.

Benim yetkim olsa sadece Bursa için değil tüm iller için o şehri yönetmeye talip olanlarda birincil koşul olarak en az üç kuşak o şehirli olmalarını koyardım.Hangi partiden oldukları da umurumda olmazdı.

Çünkü bir kenti yönetenlerin o kente dair çocukluk,gençlik,orta yaşlılık anıları olmalı ki bu da yetmez  ailelerinden de kendi zamanlarında biriktirdikleri anıları dinlemiş olmalılar ki o şehir için radikal kararlar verebilsinler.

Öyle olsaydı,kıyabilirlermiydi,19 Mayıslar da kule yaptıkları Atatürk stadyumuna, Aşıklar tepesinden bakınca Ramrand tablosu misali görünen o kadim şehire ve daha nicelerine…

Bursa’nın en büyük talihsizliği Bursa’yı savunabilecek kuşağının yok denenecek kadar azalması ve her anıya bir fiyat biçilmesi.

Çıkın dışarı, önünüze gelen ilk iki kişiye sorun ‘kardeş memleket neresi’ diye; Bursa yanıtının yüzde elli bile olmadığını görün.

Yanlış anlaşılmak istemem, ben şehircilik filan yapmıyorum. Hele hemşericilik hiç yapmıyorum.

Doğma büyüme ve ölüme çok yaklaşmış bir Bursalı olarak sadece içim yanıyor.

Belki bir üfleyen çıkar da sızım hafifler  diye duygularımı sizinle paylaşıyorum.

Rahmetlilerimin bavullarından çıkartıp çıkartıp her biri ayrı ama bir Bursa olan sararmış fotoğraflara bakıp beyhude iç geçiriyorum…

Ah benim mazlum şehrim ahh…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.