24 Haziran günü yapılacak olan milletvekili ve başkanlık seçimi öncesi ortam giderek geriliyor özellikle başkan adayları daha sade ve yapıcı konuşmak zorunda dır diye düşünüyoruz, Türkiye nin giderek iki partili bir sisteme dönüştürüleceği uzun zamandır konuşuluyordu üstelik bu yapıyı Amerika nın istediği sıkça dillendirilmişti ve yine Amerika'da olduğu gibi bir kaç küçük partinin dışında Cumhuriyetçiler ve Demokratlar yapısı olacaktı, işte bu istek ve sistem Türkiye'deki  bu iki partinin cumhuriyetçi kanadın temsilcisi olarak CHP yi kesin olarak ortaya koyarken karşı tarafta ki Demokratların ise kim olacağı pek bilinemiyordu, bir kısım siyasi otoritenin düşüncesine göre bu güçlenerek ortaya çıkacak olan Demokrat parti olacak, bazılarına göre ise günümüzde sağın en güçlü partisi Akparti demokrat kanadı temsil edecekti. Bu süreçte Demokrat parti çok geniş bir tabanı olmasına rağmen bir türlü çıkış yapamadı veya yaptırılmadı.!

Seçim sürecine girdiğimizde bir anda etrafımızı aday adayları sardı uygun her vatandaşın aday olma hakkına sahip olmasına saygı duyuyoruz ancak aday adayı bolluğu bu işlerin cılkını çıkardı diyebiliriz, şahsım olarak DYP nin gençlik kollarında yerelde ve genelde iktidar olduğumuz dönemde talep üzerine göreve başlamıştım DYP kadrolarında yani üyesi, delegesi, yöneticisi, ilçe başkanı, İl başkanları, belde ve belediye başkanları, milletvekilleri ve bakanları yani kadrolarda tepeden tırnağa bir kalite vardı yıllar sonra bana ilçe başkan adaylığı teklif edildiğinde bir an kendimi bu makama uygun görmeyerek teklifi ret etmiştim ve tabandan gelen aday olacaksın baskısı üzerine kabul ederek ortaya çıkıp kongreyi farklı kazanmıştık.

Bu gün ise milletvekili aday adayı olan kişilere bakınca siyasi kalitenin ne kadar dip yaptığını üzülerek görüyoruz geçmiş yıllarda siyasi partiler ince eler sık dokur ve işinin ehli bürokratlara, akademisyenlere, bilim adamlarına teklif götürerek partilerinden aday olmalarını rica ederlerdi ve bunlara ek olarak parti tabanında her görevi hakkı ile yaparak teşkilatların tozunu yutmuş taban siyasetçileri aday olarak eklenirdi ve yine parti içi adaylara ön seçim yapılarak delegelerin tercihi üzerine seçilmiş liste yapılırdı, delege ise seçtiği adaya sonuna kadar sahip çıkardı. Günümüzde önseçimi kısmen yalnızca geçtiğimiz seçimlerde CHP yapmıştı ve bizler için bu önseçimler artık güzel bir hatıra olarak kaldı diyebiliriz çünkü artık milletin vekilleri yerine genel başkanların vekilleri var yani milleti temsil edecek vekiller giderek milletten kopuyor, aday adayları çoğunlukla bir kurumda bürokrat veya memur bu kişiler parti fark etmez iktidar kimse o partiye aday adaylığı müracaatını yapıyor ''bakın ben sizdenim'' mesajı veriyor listeye giremeyeceğini bilmesine rağmen seçim sonrası bürokraside torpil ile yükselmeyi bekliyor. İşte aday kirliliğinin başlıca sebeplerinden biri budur.

Paralı adaylara gelirsek bu kişilere en az 500 bin lira harcayacaksın deniliyor ve harcamayı kabul edenler çıkıyor, bu miktarda parayı harcayan vekil adayı meclise gidince harcadığı paranın geri dönüşümünün hesabını yapıyor tabi buna ilaveten üstüne kar payı koymayı ihmal etmiyor, alacağı maaş devam eden giderlerde düşülünce harcadığı paraya yetmiyor ve başka hedeflere yöneliyor dürüst vekilleri tenzih ederek söylüyorum tabi fakat çoğunluk bu yönde. Seçim sistemi bu şekilde olunca devreye para ve torpil giriyor bu sebeple millet yararına işler yapabilecek projeler geliştirecek liyakat sahibi değerler maalesef dışarda kalıyor ülke yararına hizmet yapacak kişilere üzülüyoruz. Ne diyelim belki bir gün demek istediğimizi anlayan liderler çıkar para ve torpil yerine merhum Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in dediği gibi ''sandıktan çık ta gel'' diyenler olur. Esenkalın