Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

30 Ağustos

Yazının Giriş Tarihi: 31.08.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.08.2020 00:01

Bazı olayları ve yaşanılanları konuşup görüşürken insanların bir kez değil belki de bin kez düşünüp, ona göne adım atması ve söz söylemesi gerekir.

Türkiye olarak bizim kırmızı çizgilerimiz var. Bunlar, Milli Bayramlarımızdır. Bunlar, Türk-İslam inancına görme yaşanılanlar ve dini bayramlarımızdır. Bu konularda hiç kimsenin karşısındaki insanı küçümsemeye, yok saymaya, onu karalamaya, “ben güçlüyüm, sen sus” demeye hakkı yok.

30 Ağustos Zafer Bayramı 1924 tarihinden bu yana ülkemizde coşkuyla kutlanmaya devam ediyor. Peki, 30 Ağustos 1922 tarihinde ne oldu? İşte Türk tarihinin en önemli Zaferinin hikayesi...

Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruzun başarıyla sonuçlanmasının ardından Yunan Orduları İzmir'e kadar takip edildi ve 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları Yunan işgalinden kurtarıldı. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşti. Ancak 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder. İlk kez 1924 yılında Afyon'da ''Başkumandan Zaferi'' adıyla kutlanan 30 Ağustos günü, Türkiye'de 1926'dan itibaren Zafer Bayramı adıyla kutlanmaya başlandı.

Bu yaşanılan olayların ve tarihimizin sayfalarına yazılan kahramanlık öykümüzün bir bölümüdür.

Mustafa Kemal Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak da bilinen Büyük Taarruz, Sakarya Savaşı'ndan sonra Türk ordusunun işgalci güçlere kesin darbeyi vurmak için hazırlıkları 1 yıl süren harekât sonrasında kazanılan zaferdir. Sadece vatanın düşman işgalinden tamamen kurtulmasını sağlamakla kalmamış 1920'de Meclis'in açılmasıyla fiilen kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalacağını da bütün dünyaya göstermiştir.

Türkleri yok etmek, parçaladıkları Osmanlı’nın yeniden dirilmesine engel olmak isteyen ve her fırsatta Türkler arasında, vatandaşlar arasında nifak tohumları ekerek, onları birbirlerine karşı kışkırtmaya çalışan düşmanlara karşı kazanılan bu zaferle ilgili olarak Atatürk, 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar'da Çal Köyü yakınlarında Zafer Bayramı'nın yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşma ile milli mücadelenin hangi milli amaçlar için yapıldığını anlattı. Atatürk, Milli Mücadelenin, bağımsızlık, milli egemenlik, laiklik, kadın-erkek eşitliği, milli ekonomi, çağdaş ve modern Türkiye için yapıldığına dikkat çekti.

O günleri unutmamak lazım. Biz, yaşımız itibariyle o günleri yaşamadık. Atalarımız, büyüklerimiz yaşadı. Bizzat, bu vatanı kurtarma adına, varını yoğunu veren, kanla, canla, başla mücadele edenlerin torunları olarak bizler, özgürlük ve bağımsızlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz.

Türk milletinin kurtuluşu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, bugüne kadar yapılan özgürlük, bağımsızlık ve milli ekonomi mücadelesi, çağdaş ve münasır medeniyetler seviyesine yönelik hedefler hiç kimsenin tekelinde değildir. Atatürk’ün bize miras bıraktığı bütün bu değerler, Türk milletinin veraset hakkıdır.

Ülkemizde son yıllarda her milli bayramlar öncesinde bazı kesimlerce halkı bazı kesimlere karşı kışkırtma amaçlı olarak milli bayramların alet edildiğine dair yapılan açıklamaları hayretler içinde izliyoruz. Olayların bu kadar çarpıtılıp, milli değerlerin yok sayıldığına dair söylemlerin bu kadar bilinçsizce ifade edilmesi insanlarımızı üzüyor. Hani hep derler ya, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunması sakıncalıdır diye.

Ülkemizde de böylesine bir bilgi kirliliği yaratıp, insanların kafalarını karıştırmaya kendilerini görevli sayan bazı art niyetli kişilerin olması gerçekten üzücü. Milli Bayramlar hepimizin kahramanlık öyküsüdür. Dini Bayramlarımız inancımızın gereği bütün Türk-İslam alemi, Müslümanlığın taçlandırıldığı günlerdir.

Toplumların birlik, beraberlik, kardeşlik, huzur ve güven ortamı içinde yaşaması mümkünken, böylesine olur olmaz bahanelerde, söylemlerle insanları birbirine düşürmek neden?

Milli bayramlara ideolojinin alet edilmesine ve bu kaynaktan bazı siyasi görüşlerin beslenmesine millet olarak bizlerin artık sabır göstermesi yerine tepki vermesinin zamanı gelip geçmedi mi?

Bakın, bırakın bundan 100 yıl önce başlayan savaşları, olayları. Yakın tarihimize göz atalım. Çok değil, geçen hafta ülkeler arasında yaşanılan Akdeniz gerginliğine bakalım. Bizleri, Kurtuluş Savaşında yenemeyen, İzmir’den denize döküp ülkemizden def edip gönderdiğimiz, şu andaki nüfusu ise ülkemizdeki pek çok şehirden daha az olan Yunanistan, Türkiye’nin Karadeniz’de doğalgaz kaynağı bulması, Akdeniz’de ise sismik araştırma ve sondajlara başlaması nedeniyle sinir küpü olmuş durumda sürekli saldırıyor. Diplomatik yönden saldırıyor. Askeri yönden tacizlerde bulunuyor.

Türkiye’nin güçlü olmasına engel olmaya çabalıyor. Bazı kişilerde Yunanistan ve onu kışkırtan bazı ülkelerin bu isteklerine çanak tutar ifadelerle ülkemizde suni gündemler yaratmak istiyorlar.

Demek ki, bazı insanlarımız tarihimizden hiç mi hiç ders almamışlar. Atalarımızın 100 yıl öncesinde yaşadıklarını bugün tekrar yaşatmak isteyenlere alet oluyorlar.

Türkler zorluklar karşısında boğun eğip geri dönmezler. Kanlarının son damlasına kadar savaşır, şehit olurlar, yine de cennet vatan toprağımızı kimseye vermezler. Bu toprakları bizlere vatan kılan düşmanların işgal girişimlerinden kurtaran, Büyük Taarruzun Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün şehit ve gazilerimize Allah’tan rahmet, Türk milletine başsağlığı diliyorum.

30 Ağustos, unutturulacak bir gün değil, unutturulmayacak zaferlerle dolu milli bir gündür.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.