Birkaç hafta önce moda söylem haline gelen inovasyonu yazıp da, enflasyonun başını alıp gitmeye başladığını belirttikten sonra, “resesyon, stagflasyon ve deflasyon şimdilik gündemimizde yok” demiştim.

Yanılmışım, Dünya Gazetesi geçen Cuma günü “Küresel deflasyon korkutuyor” diye manşetten verdi haberi…

Avrupa Merkez Bankası, refahın frenlenmesi, işsizliğin artması, ücretlerin düşmesi, kârların ve gelirlerin azalması, tüketimin kısılması sonuçlarını ortaya çıkartabilen fiyatların azalması durumu, yani deflasyon konusuna dikkat çekti. Deflasyonun, ekonomik büyüme ve istihdam piyasası için büyük bir tehdit oluşturduğu uyarısı yazıldı.

Şimdi bu noktada geçen haftadan devam edelim; bazı yeni verilerin açıklanacağını belirtmiştik.

Bunlar arasında en önemlisi şüphesiz 3. çeyrek büyüme oranlarıydı ve beklentinin de altında yüzde 1.7 olarak açıklandı. 9 aylık büyüme oranı yüzde 2.8 düzeyinde.

“Tarım sektöründe yüzde 4.9'luk bir daralma, inşaat sektöründe ise sadece yüzde 1'lik büyüme oldu. İmalat sanayindeki büyüme ise yüzde 2.2 olarak sınırlı kaldı. Ticaret kanadında sadece yüzde 0.6'lık büyüme gerçekleşti. Hane halkı tüketimi durdurdu. Yerleşik hanehalkının tüketiminde ise sadece yüzde 0,2'lik bir büyüme dikkat çekiyor” değerlendirmesi yapıldı.

Öte yandan, perakende satış hacmi bir önceki aya göre aynı seviyede kalırken, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bir önceki aya göre yüzde 1.8 düştü, yine mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış toplam sanayi ciro endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.7 azaldı.

Satınalma Gücü Paritesine göre kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla endeks değeri 53 oldu. AB ortalaması 100 kabul ediliyor ve Lüksemburg’un endeks değeri 257. Bizden geride Bulgaristan (45), Karadağ (40), Sırbistan (37), Makedonya (36), Bosna Hersek (29) ve Arnavutluk (28) var.

Yine son açıklanan güncel veri ile ihracat miktar endeksi Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10 oranında arttı.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ise 2015 yılı para ve kur politikası hakkında açıklamalarda bulunduğu toplantıda, önümüzdeki yıl karşı karşıya kalabileceğimiz iki zorluğu Fed'in politikasını normalleştirmesi ve tarım hasılasındaki düşüş olarak sıraladı.

Ve sözü şöyle toplayalım;

İhracat ve ihracata dayalı büyüme istendiği kadara artmadığına, büyümede hedefin insanların refah düzeyi ile birlikte gelirinin artması olduğuna ve kişi başı milli gelir 10 bin dolar seviyesini bir türlü aşamadığına, diğer yandan işsizliğin bir türlü azaltılamıyor olmasını da göz önünde bulundurduğumuzda, 2015’de ekonominin öncelikli meseleleri ortaya çıkıyor.

Tabii ki ekonomi seçim nedeniyle ikinci plana düşmezse…

Bu arada 2015’in resmi tatil günleri 15 gün olarak hesaplanmış. Önümüzdeki yıl hafta sonları ile birlikte toplam 119 gün tatil. Yani yılın üçte biri tatil. Bir başka ifadeyle 2 gün çalışılıp 1 gün tatil yapılacak.

Biz de burada üretimden, ihracattan, büyümeden bahsediyoruz.

Tatil yapmak varken çalışmak da olacak şey mi?!…