Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

1 Kasım'da ne oldu?

Yazının Giriş Tarihi: 06.11.2015 07:43
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.11.2015 07:43


 

 

Pazar günü gerçekleştirilen seçimin sonuçları halen tartışılmaya devam ediliyor ve analizleri yapılıyor. Eldeki veriler ışında sağlıklı çıktılar alabilmek için bu tür çalışmalar yapılacak ama kesin olansa 7 Haziran seçimleri sonrasında muhalefetin tarihi bir fırsatı kaçırdığıdır.

 

İlginç bir matematik

Şimdi size seçim sonuçlarından çıkardığım ilginç bir matematik hesaplama sunuyorum. Tüm muhalefet partilerinin Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu adeta yok saymaları, her konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef almaları, onu neredeyse illegal bir konumda olmakla itham etmeleri 1 Kasım'da çok ciddi ters etki yaptı. Muhalefet partileri Sayın Cumhurbaşkanı'nın seçmenin yüzde 52'sinin oyunu, yani olurunu alarak o makama seçildiğini es geçtiler. Bu politikayla bir nevi seçmenin yüzde 52'sini yok saydılar. Bu mantıkla kabaca bir hesap yaparsak, muhalefetin toplamda alabileceği maksimum oy oranı olarak geriye yüzde 48 kalmıştı. 1 Kasım sonuçlarına göre yüzde 25,31 oy alan CHP, yüzde 11,90 oy alan MHP ve yüzde 10,75 oy alan HDP'nin toplamı 47,96 yapıyor. Buna şimdiye kadar dikkat çeken oldu mu bilmiyorum ama bana çok ilginç geldi.

 

Neden AK Parti?

Haziran seçimleri sonrasında oluşan tabloda muhalefet partilerinin özellikle de MHP ve HDP'nin yaklaşımları seçmen tarafından onaylanmadı. Ülkenin istikrarlı bir şekilde yoluna devam edebilmesi için bu partiler gereken iradeyi ortaya koyamadı.

7 Haziran sonrası, kampanya boyunca AK Parti karşıtlığı temelinde birleşen muhalefet cephesinin asla bir araya gelemeyeceği görüldü. Her ne kadar AK Parti iktidarı paylaşmaya pek hevesli görünmese de, muhalefetin AK Parti'den giden en makul taleplere bile kapıyı kapatması seçmen üzerinde olumsuz etki yaptı.

AK Parti'nin uzun süre ara verdiği ve en çok eleştirildiği terörle mücadele konusunda çok hızlı, kararlı ve etkili bir müdahaleyi başlatması da olumlu karşılandı. Bu süreçte terör örgütüne ağır kayıplar yaşatılması ve askeri açıdan mola döneminde yan gelip yatılmadığı, aksine iyi çalışıldığı da halka çok iyi anlatıldı. Seçmenin kararında bu isabetli politika da ciddi etki yaptı.

Siyasi belirsizliklerin ekonomide yaptığı tahribatların hissedilerek görülmesi ve bu yarışı tek başına göğüsleyebilecek bir başka rakibin olmaması da AK Parti'nin elini çok güçlendirdi.    

 

Yeni dönem

7 Haziran sonrası izlediği politik yaklaşımları, samimiyeti ve sempatikliğiyle bu başarıda Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun çok büyük bir payı var. Kavgacı olmayan üslubuyla, sükunetiyle, doğallığıyla ve karşısındakine güven telkin eden duruşuyla Davutoğlu'nun toplam oy potansiyelinin Erdoğan'a göre daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Davutoğlu, çatışmacı bir politika gütmediği için AK Parti'ye oy vermeyenler arasında da saygı görüyor. Önümüzdeki dört yılı başarılı geçirirse, Davutoğlu yönetimindeki AK Parti'nin oylarını daha da arttırması sürpriz olmaz. Sayın Başbakanın seçim gecesi yaptığı balkon konuşması da bunun ilk işaretleriyle doluydu.

Yeni dönemde öncelikli ve önemli üç konu var: Terörle mücadele, ekonomi ve yeni anayasa. Bu üç süreci muhalefetle birlikte ya da en azından çatışmadan yürütebilen bir AK Parti 2023 yılına kadar iktidarını garantiler.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.